Duyuru

Makedonya Üzerine Sosyolojik Anekdotlar

  /   4465   /   28 Ağustos 2014, Perşembe

 Yazdır

  

Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda, 15 – 19 Kasım 2010 günleri arasında gerçekleştirdiğimiz ve üç ülkeyi, Slovenya, Arnavutluk ve Makedonya’yı kapsayan 4 günlük Balkan gezimizden sonra, bu seyahati “Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri” adıyla 21 bölümlük bir Seyahatname şeklinde kaleme almış ve bunu 11 Aralık 2010 – 7 Haziran 2011 tarihleri arasında altı ay boyunca sizlere okutmuştuk.

Gezi dizisinden sonra ise bu kez, gezdiğim ülkelerden Arnavutluk ve Makedonya hakkında makaleler kaleme almaya başlamış, ilk ülkemiz olan Arnavutluk etabında sizleri dördü özel Arnavutluk hakkında, biri de genel Balkanlar hakkında olmak üzere toplam 5 makale ile selamlamıştık.

Bu haftadan başlayarak, diğer ülkemiz Makedonya hakkında kaleme aldığımız makaleleri okutacağız siz sevgili gönüldaşlarımıza.

Bu son etabımız olan Makedonya etabında da, tıpkı önceki Arnavutluk etabında izlediğimiz çalışma disiplinini takip edeceğiz ve sizlere aynı şekilde, dördü özel Makedonya hakkında, biri de genel Balkanlar hakkında olmak üzere toplam 5 makale okutup Balkanlar dosyamızı tamamen sonlandıracağız, b’iznillâh.

Makedonya ülkesine de, bugüne dek her ülkeye nasıl başladıysak öyle başlayacağız; yani “sosyolojik anekdotlar” ile.

Bu ilk yazımızda, Makedonya’yı çeşitli yönleriyle tanımaya çalışacağız. Balkanlar’ın “Balkan içinde Balkan”, Avrupa’nın “en güzel ülkerinden biri”, dünyanın ise “en ilginç ülkelerinden biri”ni tanıtmaya çalışacağımızı da, daha en baştan belirtelim.

Bazı ülkeler köklü bir medeniyet geçmişine sahip oldukları için tarihçilerin, bazı ülkeler farklı etnik ve dînî topluluklar içiçe yaşadığı için sosyologların, bazı ülkeler renkli bir kültür dokusuna sahip oldukları için kültür meraklılarının, bazı ülkeler çok enteresan ve değişik bir siyasî retorikten geçtiği için siyasal ve ideolojik çevrelerin, bazı ülkeler şiirde, edebiyatta çok zengin ve gelişkin oldukları için edebiyatçıların, bazı ülkeler müzik, resim ve benzeri san’at dallarında çok ilerlemiş ve bağrından önemli isimleri çıkarttığı için san’at çevrelerinin veya meraklılarının, bazı ülkeler de zengin bir mutfağa sahip oldukları için bu yönleriyle ilgi çekerler.

Ancak Makedonya, bütün bu yönlerin hepsiyle muazzam bir ilgiyi hakkeden bir ülkedir ki, böyle ülkeler dünya üzerinde, takdir edersiniz ki parmakla sayılabilecek kadar azdır. İster tarihe meraklı olun ister edebiyata, ister toplumsal yaşama meraklı olun ister san’ata, ister ülkelerin ve toplumların yemek ve mutfak kültürüne meraklı olun ister giyim ve kuşam kültürüne, ister siyasete meraklı olun ister spora, ister dîn ve inançlara meraklı olun ister müzik ve halk oyunlarına, neye, hangi alana karşı zaafınız olursa olsun, Makedonya her halükârda “dünyada en çok ilginizi çekecek ülkeler” listesinde ilk sıralarda yer alacaktır. İşte böyle bir ülke, Makedonya.

Herşey bir yana, hakikaten çoook ama çok güzel bir ülke.

Makedonya; “şarska so kajmak” tadında bir ülke. “Balkanlar’ın incisi”; sokaklarında binlerce yıllık kültür fışkıran, dağlarına binlerce ağıtlık acılar yaslanan, sularında binlerce mısrâlık şiirler akan topraklar, bu topraklar.

Böylesine çok yönlü bir ülkeyi anlatmaya çalışacağım size. Becerebilir miyim, bilmiyorum! Câhiller cesaretli olurmuş; deneyeceğim:

- Avrupa kıt’âsında bulunan Makedonya, “Balkan Teşekkürü” adlı yazımızın başlığından da anladığınız üzere Balkanlar bölgesindedir. Balkanlar’ın 12 ülkesinden biridir. Ülkenin başkenti Üsküp, geri kalanı sanki bizim Ürgüp’tür. Devletin Makedonca ve Arnavutça olmak üzere iki adet resmî dili vardır ve bu bence “Demokratik Açılım” yapmaktan da “Demokratik Özerklik” ilan etmekten de daha güzel bir şeydir. Ülkedeki tüm resmî tabelalar ve trafik işaretleri “çift dilli” olup, resmî diller statüsünde olan bu iki dil dışındaki diğer tüm diller de her türlü özgürlüğe sahiptir. İsteyen herkes, ilkokuldan üniversite bitimine kadar kendi anadiliyle eğitim görür. Makedonya’nın uluslararası trafik plaka remzi MK, para birimi Denar (1 Denar = 100 Deni)’dır. Para biriminin ismi, Arap dünyasındaki “Dinar”dan alınmış olup, o ismin değiştirilmiş halidir. Makedonya, 25 bin 713 km² büyüklüğünde bir ülke olup, nüfûsu 2 milyon 52 bin 722’dir. Ülkenin bayrağı, sarı – kırmızı renkte güneş figürü olan bayraktır. Millî marşı ise gezi yazımızın içinde sözlerini aktardığımız “Denes nad Makedoniya” (Bugün Makedonya Üzerine) adlı marştır. Makedonya’nın internet kodu “.mk”, telefon ön numarası ise 00389’dur.

- Makedonya’nın komşuları Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan’dır. Makedonya’nın sınır uzunluğu 748 km’dir. Bunun 151 km’si Arnavutluk sınırı, 221 km’si Kosova ve Sırbistan sınırı, 148 km’si Bulgaristan sınırı, 228 km’si Yunanistan sınırıdır. 25 bin 713 km² büyüklüğündeki ülkenin % 96, 67’si toprak, % 3, 33’ü sudur. Üç yerde komşu ülkelerle sınırını göl suları belirler.

- 25 bin 713 km² büyüklüğündeki Makedonya Cumhuriyeti, yüzölçümü bakımından Balkanlar’ın en büyük 10. ülkesi, Avrupa’nın en büyük 39. ülkesi, dünyanın ise en büyük 145. ülkesidir. 2 milyon 52 bin 722 insanın yaşadığı Makedonya Cumhuriyeti, nüfûs bakımından ise Balkanlar’ın en kalabalık 10. ülkesi, Avrupa’nın en kalabalık 36. ülkesi, dünyanın en kalabalık 139. ülkesidir. (Balkanlar’ın hem en büyük, hem de en kalabalık ülkesi Türkiye’dir)

- Makedonya çok dînli, çok dilli, çok kavimli fakat az hacimli bir ülkedir. Bu “Küçük Güzeldir” ülkede Hristiyanlar ve Müslümanlar, Makedonlar, Arnavutlar, Bulgarlar, Ulahlar, Türkler, Çingeneler içiçe yaşarlar. Elbette her bölgenin, her coğrafyanın kendine özgü sorunları olduğu gibi, her etnik veya dînî grubun da kendine ait sorunları olabilir. Ortadoğu’nun kendine ait meseleleri vardır, Kafkasya’nın kendine ait meseleleri vardır, Balkanlar’ın kendine ait meseleleri vardır. Balkan coğrafyasındaki tüm ülke ve halkların ortak meseleleri olduğu gibi, her ülkenin kendine özgü meseleleri de olabilir. Bir ülkedeki tüm halkın karşı karşıya kaldığı ortak meseleler olduğu gibi, o ülkedeki her etnik grubun da sadece kendisine özgü ayrı meseleleri de olabilir. Bu, etnik – dînî kimlikten kaynaklanan bir durumdur ve normal karşılanmalıdır. Ülkedeki tüm nüfûsun hem ortak meseleleri vardır, hem de her kesimin kendine özgü meseleleri vardır. Bu gayet tabiî ve normal bir durumdur. (Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için Müslüm Gürses’in “Meselem” şarkısını dinleyebilirsiniz)

- Şimdi size çoook ama çok ilginç bir soru soracağım: Bizdeki “çoban salatası”nın Batı dillerindeki bir isiminin de “salade macédoniennes / ensalada macedonia” olduğunu biliyor muydunuz? Bunun sebebi işte yukarıdaki paragrafta aktardığım anekdottur. Makedonya, farklı dînlere ve farklı etnik kökenlere mensub toplulukların içiçe yaşadığı bir ülkedir. Çoban salatası da aynı şekilde her türlü sebze çeşidinin (hıyar, domates, biber, soğan, marol, havuç, maydanoz...) karıştırılarak hazırlandığı bir salatadır. İşte bunun için “çoban salatası”, Avrupalılar tarafından aynı zamanda “macédonia” olarak da adlandırılır. Hatta Avrupalılar sadece karışık sebze salatasını değil, karışık meyvâ salatasını da aynı isimle anmaktadırlar. Örneğin Fransızca’da “sebze türlüsü”nün ismi “macédoine de légume” iken, “meyvâ salatası”nın ismi “macédoine de fruits” şeklindedir.

- Makedonya’da kutlanan en büyük bayram, 2 Ağustos günü kutlanan “Ulusal Kurtuluş Bayramı”dır. Ondan bir sonraki önemli bayram ise, Makedonya Cumhuriyeti’nin kuruluşu olan 8 Eylül 1991’in kutlandığı 8 Eylül’deki “Bağımsızlık Günü”dür. Makedonya’nın en büyük millî bayramı olan 2 Ağustos Ulusal Kurtuluş Bayramı, Osmanlı işgaline karşı Makedon ve Trak halklarının 2 Ağustos 1903’te başlattıkları İliya Ayaklanması’nın yıldönümüdür. Arnavutluk halkı gibi Makedonya halkı da Türk işgalinden kurtulmalarını en büyük bayram olarak kutlarlar.

- Bazı araştırmacılar, başta bu fâkir kardeşiniz olmak üzere, ülke ve şehir isimlerinin kaynağını, isimlerini nereden aldıklarını merak etmişlerdir ancak, Makedon, Arnavut, Yunan, Bulgar, Türk, Kürt, Laz, Arap, Fars gibi kavim isimlerinin kaynağını, bu isimlerin nereden geldiği nedense pek merak edilmemiştir. Halbuki kavim ve topluluk isimlerinin kökenlerini araştırmak da, ülke ve şehir isimlerinin kaynağını araştırmak kadar ilginç ve zevkli bir konudur. “Makedon” ismi bu kavme komşuları ve içiçe yaşadıkları Yunanlar tarafından verilmiştir. Kelimenin kökeni Yunanca’daki “makednós” (μακεδνός) sözcüğü olup “uzun boylu insan” demektir. Görüldüğü gibi Makedonlar’a isimlerini kendileri değil başkaları vermiştir. Aynı durum, örneğin Polonya halkı için de geçerlidir. Polonya’da yaşayan kavmin ismi Slavca’daki “poleni” kelimesine dayanır ve “köylü” demektir (KAYNAK: Adını Arayan Coğrafya, sayfa 34). “Slav” kavimlerinin ise (Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar, Ruslar, Ukraynalılar, Makedonlar, Bulgarlar vs.) Roma Dönemi’ndeki adı “Sklavinai” olup, bugün Batı dillerinde, örneğin Almanca’da “köle” sözcüğünün karşılığı olan “sklave” ve Fransızca’daki “esclave” sözcükleri de buradan gelmektedir. Hatta örneğin İngilizce’de ve İtalyanca’da “köle” sözcüğü direk “slave” şeklindedir. Zaten sözcük Roma döneminden itibaren bu anlamda kullanılmış ve tüm Batı dillerine de İtalyanca’dan geçmiştir. İtalyanca’da “köle” sözcüğü direk “slave” şeklindedir. Romalılar’ın Slav halklarını köle olarak görmesinden kaynaklanan ve doğan bir durumdur bu (KAYNAK: Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 14, 27.03.2011). Tıpkı bunun gibi, örneğin Kafkasya halkları için bugün kullandığımız “Çerkes” ismi de aslında bu halklara Osmanlılar’ın taktığı bir sıfattır ve “savaşçı kişi” (çer, şer: savaşçı; kes: kişi) demektir (KAYNAK: Adını Arayan Coğrafya, sayfa 295). Yine bunun gibi, kırmızı renkli “domates” sebzesinin Farsça ve Kürtçe isminin “frengî” olmasının sebebi de, bu sebzenin İran’a ilk kez Fransa’dan gelmiş olmasındandır (Domates mezhebî bir konu değildir; Sünnîler de yiyorlar. Lütfen bu cümle yüzünden herkesin önünde bana iftira atıp hakaret etmeyin). Domatesin Farsça ismi olan “frengî”, aslında direk “Freng” (Fransız) anlamındadır. Tıpkı turuncu renkli bir meyvânın ülkemize ilk kez Portekiz’den gelmiş olmasından ötürü Türkçe isminin “portakal” olması örneğinde olduğu gibi. Türkçe’de kullandığımız “portakal”, aslında direk “Portugal” (Portekiz) anlamındadır (KAYNAK: Frengî, SIAL 2006 ve Paris’te Aşk, 13.12.2006). Aynı bunun gibi, bugün takım elbise giyerken boynumuza taktığımız ve “kravat” ismini verdiğimiz aksesuarın ismi de “Kroat” (Hırvat) isminden gelmektedir. Bu aksesuarı tarihte ilk kez Hırvat askerler üniformalarına taktılar. Sonra Fransız ordusu tarafından da benimsenip takıldı ve Hırvat ordusundan örnek alındığı için aksesuara “Hırvat” anlamında “Croate / Kroate” ismi verildi. Bu aksesuar Fransız ordusunda da kullanılmaya başlandıktan sonra yaygınlaştı ve daha sonra Avrupa’da sivil kıyafetlerde de kullanılınca moda haline geldi. Bugün Türkçe’de de kullanılan ve tüm dünya dillerinde aynı şekilde olan “kravat” kelimesi aslında direk “Croat / Kroat” (Hırvat) anlamındadır (KAYNAK: Bu bilgiyi daha önce hiçbir yazımda kullanmadığım için kaynak gösteremiyorum).

- Makedonya coğrafyası, bugün bağımsız Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Kosova ve Arnavutluk arasında 6 parçaya bölünmüş bir coğrafyadır. Bağımsız Makedonya, Yunanistan Makedonyası ve Bulgaristan Makedonyası bu ülkenin “büyük parçalarını”, Sırbistan Makedonyası, Kosova Makedonyası ve Arnavutluk Makedonyası ise bu ülkenin “küçük parçalarını” oluşturur. Toplam yüzölçümü 67 bin km² olan ve toplam nüfûsu 4 milyon 900 bin civarında belirtilen tarihî ve coğrafî Makedonya’nın 6 parçasından sadece biri “Makedonya Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını kazanmış durumdadır.

- Şimdi, bu makalemizin konusu sadece gezip kaleme aldığımız bağımsız Makedonya Cumhuriyeti ancak, sadece bir paragrafla da olsa, Makedonya’nın diğer beş parçasını da tanıyalım: Yunanistan Makedonyası, “Makedonya Coğrafî Bölgesi” (Yun. Γεωγραφικό Διαμέρισμα Μακεδονίας [Ğeoğrafiko Diamerisma Makedonias]; Mak. Егејска Македонија [Egejska Makedoniya]) olarak adlandırılır ve başkenti Selanik (Thessaloníki)’tir. Yunanistan Makedonyası üç vilayetten oluşur ki, bunlar Doğu Makedonya ve Trakya (merkezi Kavala), Batı Makedonya (merkezi Kozani) ve Orta Makedonya (merkezi Selanik) illeridir. Bulgaristan Makedonyası ise, Bulgaristan’ın en güneybatı ili olan Blagoevgrad ilinden (merkezi Blagoevgrad şehri ve kendisine bağlı 14 ilçe) müteşekkildir. Sırbistan, Kosova ve Sırbistan Makedonyaları ise nisbeten çok daha  küçük toprak parçalarıdırlar. Ayrıca; tarihî ve coğrafî Makedonya ülkesinin her parçasının da kendine özgü bir ismi vardır ve bu isimler zikredilerek Makedonya’nın hangi parçasının kastedildiği anlatılmış olur. Bugünkü bağımsız Makedonya Cumhuriyeti’nin kurulduğu parçanın ismi “Vardar Makedonyası”, Yunanistan Makedonyası’nın ismi “Ege Makedonyası”, Bulgaristan Makedonyası’nın ismi “Pirin Makedonyası”, Arnavutluk Makedonyası’nın ismi “Mala Prespa ve Golo Bardo Makedonyası”, Kosova Makedonyası’nın ismi “Gora Makedonyası”, Sırbistan Makedonyası’nın ismi “Prohor Pchinski Makedonyası”, siz sevgili kardeşlerimizin Balkanlar gezisinde okuduğunuz Makedonya ise “Sediyani Makedonyası”dır.

- Şimdi size dünya siyaset sahnesinin en komik olaylarından birini anlatacağım: Makedonya’nın ismi her ne kadar “Makedonya Cumhuriyeti” ise de, Yunanistan’ın itirazından dolayı Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde bu isimle değil, “FYROM” ismiyle tanınıyor; yani “Former Yugoslavian Republic of Macedonia” (Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya). Yugoslavya’nın dağılmasının (1991) ardından Atina ile Üsküp arasında “Makedonya” adıyla ilgili 20 yıldır süregelen anlaşmazlık hâlâ çözülebilmiş değil ve öyle kolayca çözüleceğe de benzemiyor. Yunanistan, bağımsızlığını kazandığı günden beri Makedonya Cumhuriyeti’nin uluslararası platformlarda bu isimle tanınmasını engellemeye çalışıyor. Krize arabuluculuk eden BM’nin önerdiği “Makedonya – Üsküp Cumhuriyeti”, “Yukarı Makedonya” ve “Yeni Makedonya” gibi isimler Üsküp’te kabul görmedi. Makedonyalılar, “Kabul ettiğimiz tek isim, anayasamızda yazılı olan, Makedonya Cumhuriyeti ismidir” diyorlar. Makedonya Cumhuriyeti, Türkiye dahil 120 ülke tarafından bu isimle tanınmasına rağmen “Makedonya” adını kesinlikle kabul etmeyen Atina’yla kriz yaşıyor. Kendisini “Makedonya Cumhuriyeti” olarak adlandıran ülke, Yunanistan’ın itirazları nedeniyle BM nezdinde “Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya” olarak anılıyor. Çünkü Yunanistan, kendi topraklarında “Makedonya” adında bir bölge olduğunu belirterek, bu adın kullanılması halinde yanlış (?) anlamlara yol açacağını ve ayrılıkçı imâlar taşıdığını ileri sürüyor. Üsküp hükûmeti ise “Makedonya” ismini değiştirmeyi reddediyor.

Yunan devleti, “Makedonya” isim hakkının sadece kendilerinde olduğunu ve bu ismi kendilerinden başka hiç kimsenin kullanamayacağını savunuyor. Yunanistan, Makedon Kralı Büyük İskender’in anavatanı ve bugünkü Yunanistan ülke sınırları içinde bulunan antik Makedonya bölgesinin adının başka bir ülke tarafından kullanılamayacağını söylerken, Makedonya Cumhuriyeti ise “Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin adını değiştirmesine hakkı yoktur” diyor. Evet, Yunanistan’ın bu çocukça tavrı çocukları bile güldürecek nitelikte ancak, Yunanistan’ın tavrından ziyade burada daha ironik olan tavır, bizzat BM’nin tavrıdır. BM’nin bu konuda Yunan tarafının kaprislerini dikkate alması tek kelimeyle komedidir. Düşünün; sizin bir isminiz var ve sırf komşunuz o isminizi kabul etmiyor diye siz isminizle kimlik alamıyorsunuz! Makedonya şu anda BM’nin 193 üyesi içinde kendi ismiyle tanınmayan, kendi ismiyle tanınmadığı için kendisine başkalarının taktığı isimle üyeliği kabul edilen tek üyesidir. Düşünebiliyor musunuz, Makedonya yüzde yüz haklı, Yunanistan yüzde yüz haksız ama Birleşmiş Milletler denen uluslararası örgüt, Yunan tarafından yana tavır alıyor. BM’nin 193 üyesi var ama kimse de çıkıp bu haksızlığa engel olmaya, Makedonya’ya destek olmaya yanaşmıyor. Çünkü Makedonya güçsüz, fâkir, gariban bir ülke. Devlet olalı daha 20 sene olmuş ama ne dünya onları tanıyor, ne de onlar dünyayı. Fakat Yunanistan güçlü, söz sahibi ülke. AB’nin de ilk 12 üyesinden. Avrupa devletleri Yunan ne derse o. İşte bu dünya böyle adaletsiz bir dünyadır, kardeşlerim. Siz eğer güçlüyseniz, haksız da olsanız taraftar bulursunuz, yüzde yüz haksız da olsanız size destek veren birileri çıkar. Fakat eğer fâkirseniz, garibansanız, yüzde yüz haklı bile olsanız kendinizi savunamazsınız. Eğer fukara, garibansanız, yüzde yüz haklı bile olsanız kimse size destek vermez, kimse omuz vermez. Maalesef, maalesef. Bu dünya böyle namert bir dünyadır işte. (Bu konuda daha geniş bilgi için Kâhtalı Mıçı’nın “Düşenın dünyada dostiii yohimiiiiiş emman emman, yohimiiiiiş ölem ölem, yohimiiiiiş wêêêy” türküsünü dinleyebilirsiniz)

- Yunanistan’ın yukarıdaki paragrafta anlattığımız kaprislerinden dolayı Makedonya Cumhuriyeti sadece ismini değil, 1992 – 95 arası kullandığı bayrağını da değiştirmek zorunda kalmıştır (ne cins adamlar var bu dünyada yaa!). Makedonya bayrağındaki güneş sembolü, Vergina Güneşi’ni sembolize etmektedir. 3 bin yıldan fazladır Makedonlar’ın kültürel simgesi olarak kullanılmaya devam eden ve dünyadaki en yaşlı simgelerden biri olan Vergina Güneşi, 8 büyük ışın ve 16 küçük ışın yayan bir semboldür. Büyük İskender’in babası II. Philipp’in hanedanının sembolü olan Vergina Güneşi (Büyük İskender’in babası II. Philipp hakkında daha geniş bilgi için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 14 ve 16), uzun yıllar boyunca madenî paralar, askerî malzemeler üzerine işlenmiş bir desen olup, Makedon Krallığı’nın sembolü sayılmıştır. Modern zamanlara kadar tarih boyunca Makedonlar’ın ulusal nişanları olmaya da devam etmiştir. Makedon kadınlarının halk kostümlerinde özel olarak kullanılmaktadır. Bir takım mücevheratlara da yansıdığı görülmüştür. Makedonya Cumhuriyeti 8 Eylül 1991’de bağımsızlığına kavuşunca, devlet bu Vergina Güneşi’ni bayrak sembolü olarak belirledi. Bağımsızlığın kazanılması şerefine Makedon Postanesi, 1992’de Makedon bayrağını yansıtan bir pul piyasaya sürdü. Ancak tıpkı doğu komşusu Türkiye devleti gibi başka halklara ve kültürlere ait herşeyi sahiplenmeye meraklı olan Yunanistan devletine göre Vergina Güneşi bir “Yunan sembolü” idi. Bu yüzden AB’ye ve Makedonya’ya bayrak konusunda baskı yapılmaya başlandı. Makedonya Cumhuriyeti’nin baskılara dayanamayan ilk cumhurbaşkanı Kiro Blagoje Gligoro, imzalanan 13 Eylül 1995 tarihli antlaşma ile Makedonya bayrağını değiştirmek zorunda kaldı ve kırmızı fon üzerinde altın renkli bir güneş bulunan bugünkü bayrağı benimsedi. (Makedonya bayrağı ve Vergina sembolü için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 16)

- Makedonya’nın millî marşı, “Denes nad Makedoniya” (Bugün Makedonya Üzerine) adlı marştır ve sözleri Strugalı şâir Vlado Maleski tarafından kaleme alınmıştır. Ohri Gölü kıyısında yer alan ve Ohri şehrine bağlı olan küçük ve şirin ilçe Struga, hem “Makedonya millî şâiri” Vlado Maleski’nin, hem de Bulgarlar’ın tarih boyunca en büyük şâir ve edebiyatçıları olan Dimitar Miladinov ve Konstantin Miladinov kardeşlerin doğum yeridir. Fakat Struga’nın, bu küçük ve şirin ilçenin tek özelliği, Balkanlar’ın en büyük şâirlerinin dünyaya gözlerini açtıkları yer olması değildir. Struga aynı zamanda “Dünya Şiir Başkenti” durumundadır ve dünya çapındaki en büyük uluslararası şiir organizasyonu olan “Struga Şiir Akşamları” (Mak. “Струшки Вечери На Поезијата” [Struşki Veçeri Na Poeziyata]; İng. Struga Poetry Evening), 1962 tarihinden beri her yıl geleneksel olarak 16 bin 559 nüfûslu bu küçük ilçede yapılır. (Makedonya millî marşı “Denes nad Makedoniya”nın sözleri için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 13; Vlado Maleski ile Dimitar Miladinov ve Konstantin Miladinov kardeşler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 14; Struga’nın “Dünya Şiir Başkenti” özelliği ve “Struga Şiir Akşamları” için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 15)

- Balkanlar bölgesinin tarih boyunca en büyük imparatoru ve komutanı Makedonlar arasından çıkmıştır: Büyük İskender (Aleksandar III Makedonski)...  Büyük İskender (M. Ö. 356 – M. Ö. 323), Makedonya’dan başlayarak güneyde Mısır’a, doğuda Hindistan’a kadar uzanan bir cihan imparatorluğu kurmuştur. Ancak tıpkı doğu komşusu Türkiye devleti gibi başka halklara ve kültürlere ait herşeyi sahiplenmeye meraklı olan Yunanistan devleti, Makedonyalı Büyük İskender’in bile Yunan olduğunu iddiâ etmektedir; ancak tııpkı doğu komşuları gibi, uydurdukları yalanlara sadece kendileri inanmaktadırlar ve ne tuhaftır ki bu onların mutlu olmaları için yeterlidir. Bu iddiâlar dünyada kabul görmemektedir. Yunanlar’ın bu tür komik iddiâları, yazdığım gezi yazılarını daha da renklendirmekten başka bir işe yaramamaktadır.

- M. Ö. 800 – M. Ö. 146 tarihleri arasında hüküm süren Antik Makedonya Krallığı’nın yıkılışından sonra Makedonya ülkesi, 541 yıl gibi uzun bir süre Batı Roma İmparatorluğu egemenliği, ondan sadece bir sene fazla, 542 yıl gibi uzun bir süre de Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında kalmıştır. 20. yy’ı ise 47 yıl boyunca Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti egemenliği altında geçiren Makedonya, Yugoslavya’nın parçalanma süreciyle birlikte 8 Eylül 1991 tarihinde “Makedonya Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını ilân etmiştir. Henüz çok genç bir ülke olan bugünkü Makedonya Cumhuriyeti, sadece 3 hafta sonra, önümüzdeki Ramazan Bayramı’nın hemen akabinde 20 yaşını girecektir. (İnsan bir dâvet eder yaa! Bu kadar yazı yazdık...)

- Şimdi de size Makedonya devletiyle ilgili en ilginç anekdotlardan birini aktarayım: Parlamenter demokrasi ile yönetilen Makedonya Cumhuriyeti, dünyanın en genç yönetimine sahip devletidir. Makedonya’nın cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov sadece 51 yaşında (1960 doğumlu), başbakanı Nikola Gruevski sadece 41 yaşında (1970 doğumlu), dışişleri bakanı Antonio Miloşoski ise sadece 35 yaşındadır (1976 doğumlu). Ayrıca övünmek gibi olmasın ama, Struga’daki Halvetî – Hayatî Hasan Baba Tekkesi’nin imâmı olan arkadaşım Aydın Mante de sadece 19 yaşındadır ama bu şimdi başka bir konudur. Makedonya Parlamentosu 120 milletvekilli bir meclistir. Makedonya’da cumhurbaşkanı 5 yılda bir, başbakan 4 yılda bir, bizim Struga’daki Halvetî – Hayatî Hasan Baba Tekkesi’deki şeyh ise 3 yılda bir seçilir. (ÖNEMLİ NOT: Makedonya’nın 2. cumhurbaşkanı olan Boris Traykovski, 26 Şubat 2004 tarihinde başkent Üsküp’ten Bosna – Hersek’in Mostar şehrine uçarken meydana gelen uçak kazasında fecî şekilde hayatını kaybetti. Uçağın enkazına ancak bir gün sonra ulaşılabilinirken, kazanın sebebi aradan geçen 7 yıla rağmen hâlâ aydınlatılabilmiş değildir. Evli olan 1956 doğumlu cumhurşbaşkanının bir kızı, bir de oğlu vardı.)

- 2 milyon 52 bin 722 nüfûslu bugünkü bağımsız Makedonya Cumhuriyeti, Makedonca’da “Statiski Ragioni”, Arnavutça’da “Rajone Statistike” olarak adlandırılan 8 il ve Makedonca’da “Opştini”, Arnavutça’da “Komuna” olarak adlandırılan 84 ilçeden müteşekkil bir ülkedir. İlk kurulduğunda 123 ilçesi vardı ancak bazı ilçeler birleştirilerek 84’e düşürüldü. Türkiye’nin il sayısı kadar ilçe sayısı olduğuna dikkat edersiniz, Makedonya’nın Türkiye’ye kıyasla ne kadar küçük bir ülke olduğunu anlayabilirsiniz. Türkiye’nin sadece 8 iline denk, Makedonya; zaten sadece 8 ili var. Makedonya Cumhuriyeti’ni oluşturan 8 vilayet şunlardır: Yugozapaden Region (Güneybatı İli; nüfûs 221 bin 651; merkezi Ohri), Poloşki Region (Polog İli; nüfûs 304 bin 125; merkezi Tetovo), Skopski Region (Üsküp İli; nüfûs 571 bin 40; merkezi başkent Üsküp), Severoistoçen Region (Kuzeydoğu İli; nüfûs 173 bin 814; merkezi Kumanovo), İstoçen Region (Doğu İli; nüfûs 203 bin 213; merkezi Koçani), Yugoistoçen Region (Güneydoğu İli; nüfûs 171 bin 416; merkezi Strumiça), Vardarski Region (Vardar İli; nüfûs 133 bin 248; merkezi Veles), Pelagoniski Region (Pelagonya İli; nüfûs 221 bin 19; merkezi Bitola).

- Makedonya’nın en büyük şehri, 668 bin 518 nüfûslu başkent Üsküp (Skopye)’tür. Üsküp aynı zamanda ülkenin hem yarım milyon sınırını hem de yüz bin sınırını aşan tek şehridir. Üsküp haricinde Makedonya’nın tüm şehirlerinin nüfûsu yüz binin altındadır. Makedonya’nın en büyük 10 şehri şunlardır: Skopye (Üsküp; nüfûs 668 bin 518), Kumanovo (nüfûs 76 bin 272), Bitola (Manastır; nüfûs 74 bin 550), Prilep (Pirlepe; nüfûs 66 bin 246), Tetovo (Kalkandelen; nüfûs 52 bin 915), Ştip (İştib; nüfûs 47 bin 796), Veles (Köprülü; nüfûs 43 bin 716), Ohrid (Ohri; nüfûs 42 bin 33), Gostivar (nüfûs 35 bin 847), Strumiça (nüfûs 35 bin 311). Gördüğünüz üzere, Makedonya’da 1 milyon nüfûslu bir tane bile şehir yoktur. Yarım milyon sınırını aşan ise sadece bir şehir olmuştur ki, o da başkent Üsküp’tür. Üsküp, aynı zamanda 100 bin sınırını da aşan tek şehirdir; Üsküp dışındaki tüm Makedonya şehirleri, 100 bin nüfûs sınırının altındadır. Makedonya’nın 50 bin sınırını aşan sadece 5 şehri, 30 bin sınırını aşan ise sadece 10 şehri vardır. Listeyi daha fazla uzatmak istemedik ancak, bilgi notu olsun diye belirtelim, 10 bin nüfûs sınırını aşan sadece ve sadece 22 şehri vardır Makedonya’nın. Bunlardan biri, 16 bin 559 nüfûslu bizim memleketimiz Struga’dır.

- 2 milyon 52 bin 722 nüfûslu Makedonya Cumhuriyeti, çok dînli ve çok mezhebli bir ülkedir. Ülke nüfûsunun % 64, 7’si Ortodoks Hristiyan, % 34, 3’ü Sünnî Müslüman, % 1’i ise Katolik Hristiyan’dır. Ülkedeki Müslümanlar etnik köken olarak genelde Arnavut, Boşnak, Türk ve Çingene iken 160 bini Makedonya’da, 40 bini de Arnavutluk’ta yaşayan 200 bin kadar Müslüman Makedon da vardır. Makedonya’daki İslamî anlayış, hemen hemen tüm Balkan ülkelerinde olduğu gibi kuvvetli bir şekilde tasavvufî kökenlere yaslanır. Makedonya’da toplam 1200 kilise ve 400 cami vardır. Ülke Sosyalizm rejiminden yeni kurtulduğu için bu kilise ve camilerin büyük çoğunluğu son 20 yılda restore edilip ibadete açılmış veya yeni inşâ edilmiştir. Makedonya ülkesi, Kosova, Arnavutluk ve Bosna – Hersek’ten sonra Avrupa kıt’asında en fazla Müslüman nüfûs barındıran 4. ülkedir. Başkent Üsküp’te Hristiyanlar ve Müslümanlar için değişik okullar vardır. Makedonya Cumhuriyeti, henüz sadece 20 yaşında gencecik bir ülke olmasına rağmen, sadece “dil ve etnisite özgürlüğü” bakımından değil, “dîn ve ibadet özgürlüğü” bakımından da diğer Balkan ülkeleriyle kıyas bile edilemeyecek derecede ileri bir noktadadır. Ülkede herkes dînini serbestçe yaşamakta, ibadetini özgürce yapmaktadır. “Dîn” konusunda Makedonya’dan aktarmamız ve kesinlikle atlamamamız gereken en önemli anekdot, belki de şudur: Makedonya’daki en kalabalık dînî topluluğu (% 64, 7) oluşturan Ortodoks Hristiyanlar, Makedon Otokefal Kilisesi’ne bağlıdırlar ve bu mezheb (veya tarikat), dünyadaki Ortodokslar tarafından kabul edilmemekte, “sapkın” olarak görülmektedir. Dolayısıyla Hristiyan Makedonlar, Hristiyan dünyası tarafından dışlanan bir kavimdir ve bu yüzden çok sorun yaşamışlardır. Bugünkü Makedonya Cumhuriyeti siyasetinin izlediği “dış politikayı” ve hangi ülkelerle ne tür ikili ilişkiler içinde olduğunu dikkatli bir şekilde gözlemlerseniz, şöyle ilginç bir durumu müşahade edersiniz: Makedonya Cumhuriyeti, Hristiyan bir devlet olmasına rağmen Hristiyan ülkelerle pek iyi ilişkiler kuramamaktadır. Buna mukabil, Hristiyan bir devlet olmasına rağmen Makedonya Cumhuriyeti, Müslüman ülkelerle çok sıcak ilişkiler içinde olan bir devlettir.  Hristiyan bir devlet olan Makedonya, etrafındaki Yunanistan, Bulgaristan ve Sırbistan gibi Hristiyan ülkelerle “düşman” gibidir; fakat etrafındaki Arnavutluk, Bosna – Hersek ve Türkiye gibi Müslüman ülkelerle bırakın “dost” olmayı, “kardeş” gibidir. (Hristiyan Makedonlar’ın Hristiyan dünya tarafından dışlanması ve horlanması konusunu önümüzdeki günlerde daha detaylı bir şekilde ele alacağız, inşallâh.)

- 2 milyon 52 bin 722 nüfûslu Makedonya Cumhuriyeti, aynı zamanda çok dîlli ve çok kavimli bir ülkedir. Ülke nüfûsunun % 64, 18’i (1 milyon 297 bin 981 kişi) Makedon, % 25, 17’si (509 bin 83 kişi) Arnavut, % 3, 85’i (77 bin 959 kişi) Türk, % 2, 66’sı (53 bin 879 kişi) Çingene, % 1, 78’i (35 bin 939 kişi) Sırp, % 0, 84’ü (17 bin 18 kişi) Boşnak, % 0, 48’i (9 bin 695 kişi) ise Ulah’tır. Makedonca ve Arnavutça, ülkede “resmî dil” statüsündedir ve tüm yerleşim birimlerinin isimleri, trafik levhaları ve resmî tabelalar bu her iki dilde birden yazılır. Ülkedeki her etnik grubun “anadilde eğitim hakkı” vardır. İsteyen herkes ilkokuldan üniversite bitimine kadar kendi anadiliyle eğitim görür. Bazıları tarafından “Makedonya” ismine bile tahammül edilmeyen bu güzel ülke, kendi içinde her türlü özgürlük ve serbestiyet ortamını sağlamış durumdadır. Kan ve gözyaşı üzerine kurulu, etnik ve dinî farklılıklardan dolayı savaşların çıkıp da insanların biribirlerini en acımasız ve gaddar bir biçimde katlettiği Balkanlar gibi bir coğrafyanın tam ortasında yer aldığı halde, Makedonya, kendi içinde gerçek anlamda barış ve kardeşliği sağlamış durumda. Etrafı barbarlarla ve yamyamlarla çevrili bir coğrafyada, tıpkı İsviçre gibi medenî bir ülke kurmuş Makedonlar. Hem de, sadece 20 yaşında, gencecik bir devlet olduğu halde. Makedonya’nın en büyük topluluğu Makedonlar, ikincisi Arnavutlar. Bu iki etnik topluluğu Türkler, Ulahlar vb. topluluklar takip ediyor. Makedonya Cumhuriyeti devleti sadece Makedonca’yı değil, Arnavutça’yı da “ülkenin resmî dili” yapmış. Ülkenin iki tane resmî dili var. Bütün yerleşim isimleri, sokak ve cadde isimleri, bütün resmî tabelalar, resmî dairelerdeki bütün tabelalar “çift dilli”. Ülkenin iki büyük dili ve etnik topluluğunun konumu aynı. Kimsenin kimseye bir üstünlüğü yok. Ülkenin diğer küçük etnik topluluklarının durumuna gelince: İsteyen herkes, isterse ülkedeki sayıları sadece birkaç bin olsun, isteyen herkes, ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar, “kendi anadiliyle” eğitim görüyor. İsteyen herkes! Ülkede hiç kimsenin dili yasaklanmamış, hiçbir yerleşim biriminin ismi de zorla değiştirilmemiş. Hiçbir Arnavut’a da zorla “Hayır sen Makedon’sun” denilmiyor. “Bin yıllık kardeşlik” edebiyâtının yapıldığı Türkiye’de bırakın “resmî dil” veya “eğitim dili” statüsünü, Türkçe dışındaki dillere hayat hakkı bile tanınmazken, henüz 20 yaşında olan ve üstelik etnik – kavmî çatışmaların en şiddetli olduğu bir coğrafyada bulunmasına rağmen Makedonya’nın birden fazla resmî dili ve birden fazla eğitim dili var. İşin traji – komik yönü de şu ki, kendi egemenliği altındaki topraklarda Türkçe dışındaki dillere hayat hakkı bile tanımayan, 20 milyon insanın (dünyadaki pekçok ülkenin nüfûsundan fazla) konuştuğu Kürtçe’yi adetâ Kürtler’le dalga geçercesine “Gidip özel kurslarda öğrenin” diyen, TRT Şeş’i adetâ bir lütufmuş gibi sunan ırkçı – şoven Türkiye Cumhuriyeti devleti, tam 20 yıldır, Makedonya kurulduğundan beri, bu ülkeyle arasındaki sıcak ilişkileri ve dostluğu kullanarak, buraya gönderdiği büyükelçilerini ve konsolosluklarını devreye sokarak Makedonya’da sadece 77 bin insanın (bir ilçenin nüfûsu kadar) konuştuğu Türkçe’nin Makedonya devletinin “3. resmî dili” olması için elinden gelen çabayı ortaya koymaktadır. Evet, maalesef! Türkiye’de 20 milyon nüfûslu Kürtler’in anadilini bırakın “2. resmî dil” diye teklif etmeyi, “eğitim dili” olarak teklif etmek bile “bölücülük”le suçlanmanıza ve hayatınızın kararmasına yeterken, aynı ırkçı – şoven TC devleti, Makedonya’da sadece 77 bin nüfûslu Türkler’in konuştuğu Türkçe’nin burada “eğitim dili” olmasını bile yeterli görmemekte, Türkçe’nin “3. resmî dil” olması için 20 yıldır Makedonya devletine diplomatik baskı yapmaktadır. 20 milyon Kürt anadilini gidip özel kurslarda öğrensin, “TRT Şeş var, daha ne istiyorsunuz?”, fakat 77 bin Türk ilkokuldan üniversite bitimine kadar kendi anadiliyle eğitim görebildiği halde bu yeterli değildir; Türkçe mutlaka 3. resmî dil olmalıdır. (Burada sadece bir anekdot olarak aktardığımız bu konuyu önümüzdeki günlerde “bağımsız makale” olarak daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağız, inşallâh)

- Makedonya’nın sosyal yapısı ve yaşantısı, tıpkı Türkiye’nin 80’li yıllardaki sosyal yaşantısına benzemektedir. Makedonya şehirlerinde gezerken, sanki 30 yıl öncesinin Türkiye’sinde geziyormuş gibi bir duyguya kapılırsınız. Şehrin sokakları, mahalleler, mahallede oyun oynayan çocuklar, dükkânlar, arabaların modelleri, gördüğünüz herşey size bu duyguyu verir. Aslında her ne kadar geçmişinde Sosyalizm gibi bir tecrübe yaşamışsa da, sosyal sınıf olgusu ve zengin – fâkir ayrımı ortadan kalkmış değildir. Bu yönüyle de tıpkı 80’li yılların Türkiye’sinde olduğu gibi zengin kesimler, fâkir kesimler bulunur. İnsanlar genelde kendi sosyal sınıfından insanlarla birliktedirler. Evlilikler de aynı sınıf içinde cereyan eder. Zengin – fâkir evliliklerine pek rastlanmaz; bu tür duygu bağları da filmlere konu olacak öyküler ortaya çıkartır. (Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için İzzet Altınmeşe’nin “İstedim vermediler sen fâkirsin dediler, aldılar ğezalımı bir zengine verdiler” türküsünü dinleyebilirsiniz)

- Başkent Üsküp haricinde neredeyse tüm ülkede evler müstakildir. Apartman kültürü yoktur.

- Makedonya da tıpkı Arnavutluk gibi dağlık bir ülke olmasına rağmen, Makedonya’daki dağlar Arnavutluk’taki dağlar kadar yüksek değildir. Makedonya’da yükseliği 2000 m’nin üzerinde olan sadece 16 dağ vardır. Makedonya’nın en büyük dağı Korab Dağı (2764 m), ikinci büyük dağı da ondan sadece 17 m daha alçak olan Titov Vrv Dağı (2747 m)’dır. Yükseklik bakımından bu iki dağı sırasıyla Baba Dağı (2601 m), Jakupica Dağı (2540 m), Nije Dağı (2521 m), Deşat Dağı (2373 m), Galiçica Dağı (2288 m), Stogovo Dağı (2273 m), Çri Kamen Dağı (2257 m), Magaro Dağı (2255 m), Osogovo Dağı (2252 m), Kojuf Dağı (2166 m), Bistra Dağı (2163 m), Celoica Dağı (2062 m) ve Belasica Dağı (2029 m) takip eder. (Bu konuda daha geniş bilgi için Makedon Dağları’nın Efesi’ni anlatan “At martini Debreli Hasan dağlar inlesin, Drama mahpusunda bre Hasan namın yürüsün” türküsünü dinleyebilirsiniz)

- Su kaynakları bakımından oldukça zengin olmasına rağmen Makedonya’nın sadece bir tane büyük ırmağı vardır ki, o da, kuzeybatıdan güneydoğuya ülkeyi bir baştan bir başa dolaşan ve ülkeyi adetâ ortadan ikiye bölen Vardar Nehri’dir. Ülkedeki diğer tüm ırmaklar, Ohri Gölü’nden doğan ve gezi yazımızda bahsettiğimiz Crni Drim (Siyâh Drim) dahil olmak üzere “küçük ırmaklar”dırlarlar. Vardar Nehri’nin toplam uzunluğu 388 km’dir. Bunun 301 km’si Makedonya Cumhuriyeti’ni, 87 km’si de Yunanistan Makeodonyası’nı sular. Vardar Nehri’nin suladığı toplam alan 24 bin 438 km² olup, bunun 20 bin 535 km²’si (% 82, 59) Makedonya, 2 bin 994 km²’si (% 12, 25) ise Yunanistan toprağıdır. Vardar Nehri’nin suladığı alan, toplam 1 milyon 960 bin kişinin yaşadığı bir coğrafyadır ki, bunun neredeyse tüm Makedonya’nın nüfûsu kadar olduğuna lütfen dikkat edelim. Vardar Nehri üzerindeki en ünlü yapı ise başkent Üsküp’te bulunan ve türkülere bile konu olan Vardar Köprüsü’dür. Vardar Nehri, Makedonya’nın kuzeybatısında, Arnavutluk sınırına yakın, Makedonya’nın en yüksek dağı olan - yukarıdaki paragrafta da adını zikrettiğimiz – Korab Dağı yakınında, ülkenin en büyük ikinci dağı olan Titov Vrv Dağı’nın da bulunduğu Şar Sıradağları eteklerindeki Vrutok köyünde doğar. Nehrin doğduğu kaynak, ülkenin en büyük 9. şehri olan Gostivar’a yakındır. Nehir sırasıyla Gostivar, Tetovo, Üsküp, Veles ve Gevgelija şehirlerini güzelleştirdikten sonra İdomeni köyünde sularını Yunanistan Makedonyası’na bırakır ve güneye doğru yolculuğuna Yunanistan içlerinde devam eder. Kıyılarında nice nice aşkların yaşandığı, boylarında nice nice acıların yaşandığı ve halk türkülerine adını yazdıran Vardar Nehri, Balkanlar’ın bu hüzün ve sevinç ırmağı, Yunanistan Makedonya’sının başkenti Selanik yakınında bulunan Xalástra köyünde akıntısına son verir. (Bu konuda daha geniş bilgi için “Vardar ovası Vardar ovası, kazanamadım sılâ parası” türküsünü dinleyebilirsiniz)

- Denize kıyısı olmayan Makedonya’nın 3 tane büyük gölü vardır ancak üçünün de suları tamamen Makedonya içinde değildir; Makedonya her üç gölü de komşularıyla paylaşmaktadır. Makedonya’nın en büyük gölü, “Balkanlar’ın incisi”, Seyahatname’de sizler için gezip anlattığımız, Makedonya – Arnavutluk arasındaki Ohri Gölü (349 km²), ikinci büyük gölü Makedonya – Arnavutluk – Yunanistan arasındaki Prespa Gölü (273 km²), üçüncü büyük gölü ise Makedonya – Yunanistan arasındaki Doyran Gölü (43, 1 km²)’dür. Makedonya’nın en büyük gölü olan Ohri Gölü, aynı zamanda tüm Balkanlar’ın ikinci büyük gölüdür (en büyüğü Arnavutluk – Montenegro arasındaki İşkodra Gölü). 349 km² büyüklüğündeki Ohri Gölü’nün uzunluğu 30, 4 km, genişliği ise 14, 8 km’dir. Göl, deniz seviyesinin 695 m yükseğinde bulunuyor. Gölün en derin yeri 289 m’dir. Ohri Gölü, hem “dünyanın hem en eski göllerinden, hem de en derin göllerinden biri”, hem de “Balkanlar’ın hem en eski gölü, hem de en derin gölü”dür. Göl kıyısında toplam 131 bin insan yaşıyor. Bunların 88 bini Makedonya, 43 bini de Arnavutluk tarafındadır. Ohri Gölü’nün toplam 87, 53 km olan kıyı uzunluğunun 56, 02 km’si Makedonya, 31, 51 km’si ise Arnavutluk toprağıdır. Gölde bir tane bile ada yoktur. Göl ortalama 2, 600 km²’lik bir alanı sular ve sularının yaklaşık olarak yarısını doğu kıyılarındaki yeraltı kaynaklarından alır. Suların % 25’i yağış ve içine boşalan akarsular ile temin edilir. Suların % 20’sinden fazlası 10 km uzaklıkta ve gölün kendi seviyesinden 150 m daha yüksekte bulunan Prespa Gölü’nden gelir. 1979 yılında Ohri Gölü, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından “Dünya Tabiât ve Kültür Mirası” listesine dahil edildi. Ohri Gölü suları, içinde yaşayan canlı türleriyle de ilgiyi ve incelenmeyi fazlasıyla hak etmektedir. Gölün ekosisteminde bu yöreye özgü ve dünya çapında öneme sahip 200’den fazla tür vardır. Özellikle “Ohri alabalığı”, dünya çapında meşhur bir balık türüdür. Latince bilimsel adı “Salmo letnica” olan ama tüm dünyada “Ohri alabalığı” ismiyle bilinen bu balığa Arnavutlar “Korani”, Makedonlar ve Bulgarlar ise “Ohridska pastrmka” diyorlar. Tatlı su balığı olan Ohri alabalığının uzunluğu 76 cm, ağırlığı 6 kg 490 g’dır. Ohri Gölü’nde çeşit çeşit balıklar var; sularında değişik balık türleri bulunuyor. Ancak bunlar arasında 7 tür var ki, bunlar dünyada sadece ve sadece Ohri Gölü’nde bulunuyor; bu 7 çeşit balık, yeryüzünde sadece bu gölde yaşıyor. Ohri’de üretilen “inci”, dünya çapında meşhurdur. Adına da “Ohri incisi” denir. Ancak bu inci, bildiğiniz incilere benzemez. Ohri’nin incileri, dünyanın hiçbir yerinde bulunmaz. Bildiğiniz inciler gibi değildir bu inci. Ohri’nin incisi, sıkı durun, balığın pullarından yapılır. Evet, yanlış okumadınız! Yalnızca Ohri Gölü’nde yetişen “Plasika” adlı bir balığın pullarından yapılıyor. Çok ilginç hakikaten, değil mi? Plasika isimli balığın pulları ayıklanıyor, işleniyor. Sonunda ortaya şık küpeler, kolyeler ve yüzükler çıkıyor. Bu balık ise, Plasika, dünyada sadece Ohri Gölü’nde yaşıyor. Böyle üretiliyor Ohri incisi, balığın pullarından. Şehirdeki inci işçiliği, iki ünlü aileden sorulur: Talevi ve Filevi aileleri. Her iki ailenin de Ohri şehir merkezinde inci dükkânları bulunuyor. Bu incinin dünyada eşi benzeri yok. Ohri incisi, eşsiz, benzersiz. Harikulade!.. (“Balkanlar’ın incisi” Ohri şehrini tüm yönleriyle ve bütün güzellikleriyle daha yakından tanımak için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 16; Ohri Gölü, Ohri alabalığı, Plasika balığının pullarından üretilen Ohri incisi hakkında ilginç bilgiler için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 19)

- 541 yıllık Roma egemenliği altında Latin Alfabesi’ni, 542 yıllık Osmanlı egemenliği altında Arap Alfabesi’ni kullanan Makedonya, günümüz itibariyle Kiril Alfabesi’ni kullanmaktadır. Ancak Kiril Alfabesi açısından Makedonya’nın önemi, bu yazı çeşidini kullanan ülkelerden biri olması değildir yalnızca. Bu topraklar, aynı zamanda Kiril Alfabesi’nin doğduğu topraklardır. Hem de yukarıdaki paragrafta sözünü ettiğimiz Ohri şehrinde doğmuştur, Kiril Alfabesi. Ohri (Ohrid), Kiril Alfabesi’nin doğduğu yerdir... Her ikisi de Ortodoks rahipler ve aynı zamanda misyoner olan Âziz Kiril (827 Selanik – 14 Şubat 869 Roma) ve Âzîz Metodius (815 Selanik – 6 Nisan 885 Moravya) kardeşler tarafından 9. yy’da Ohri şehrinde üretilen ve onların adını taşıyan Kiril Alfabesi, Slavlar’ın ve Ortodoks Hristiyanlar’ın “kendilerine ait bir alfabelerinin olmasına” vesile olduğundan oldukça önemlidir ve Slavlar / Ortodokslar nezdinde adetâ kutsal bir alfabedir. Kiril Alfabesi Yunan Alfabesi’ne benzemektedir. Kiril ve Metodius kardeşler, Glagolitik Alfabe’yi geliştirerek bundan yeni bir alfabe icâd etmişlerdir. Bu alfabe, Eski Slav dilinin yazılabilmesi için geliştirilen ilk alfabedir. Kiril Alfabesi bu alfabeyi esas alarak şekillenmiş ve günümüzde ağırlıklı olarak Slav dillerinde kullanılmaktadır. Kiril Alfabesi, bugün dünya üzerinde Latin Alfabesi ve Arap Alfabesi’nden sonra en yaygın olan 3. alfabe durumundadır ve daha çok Slav halkları arasında, eski Doğu Bloku ülkelerinde kullanılır. (Âziz Kiril ve Âzîz Metodius kardeşler hakkında çok ayrıntılı bilgi, Kiril Alfabesi’nin tarihi ve ayrıca bu yazı çeşidiyle ilgili dersler alıp Kiril Alfabesi’yle okuyup yazmayı öğrenmek isteyenler için bkz. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 18)

- Makedonya gibi küçük bir ülkede tam 3 tane “Ulusal Park” (Millî Park) bulunur. Sadece bu bile bu ülkenin ne kadar doğal güzelliklere sahip bir ülke olduğunu gösterir. Ülke topraklarının % 3, 8’i “Ulusal Park” statüsündedir ve koruma altına alınmıştır. Bu doğal parkların her üçü de Yugoslavya döneminde yapılmıştır. Ülkenin en büyük millî parkı, 1949 yılında yapılan ve 73 bin 100 hektarlık bir alanı kaplayan Mavrovo Millî Parkı’dır. İkinci büyk millî park 1958 yılında yapılan, Ohri Gölü’nün güney tarafında bulunan ve gezi yazımızda da bahsettiğimiz, 22 bin 750 hektarlık bir alanı kaplayan Galiçiça Millî Parkı, üçüncüsü ise 1948 yılında yapılan ve 1600 hektarlık bir alanı kaplayan Pelusmer Millî Parkı’dır. Her üç parkın kapladığı alan toplam 97 bin 450 hektarlık bir coğrafyadır.

-  Kişi başına düşen millî gelirin sadece 3659 Dolar olduğu Makedonya, Avrupa’nın en fâkir ülkelerinden biridir ancak bundan bize ne? Ekonomisinin büyüme hızı yıllık sadece % 2, 5’tir. Ülke ekonomisinin en büyük sorunu işsizliktir. Ülkedeki işsizlik oranı % 35’tir. Gayrî Safî Yurtiçi Hâsıla’nın (şimdi bu da demeyin!) satın alma gücü paritesi 16, 91 milyar Dolar, Gayrî Safî Yurtiçi Hâsıla’nın reel büyüme hızı % 4’tür. Ekonomik gelirinin % 13’ü tarıma, % 27, 7’si sanayiîye, % 59, 3’ü de hizmet sektörüne dayanır. Tüketici fiyatlarındaki enflasyon oranı % 3’tür. 2 milyonluk ülkenin 880 bin kişilik iş gücü vardır. Makedonya’nın yıllık ihracatı 2 milyar 341 milyon Dolar, yıllık idhalatı ise 3 milyar 631 milyon Dolar’dır. Türkiye’deki siz sevgili Ich liebe Dich âzîz dîn kardeşlerim için yaptığım araştırmaya göre Makedonya’nın yurtdışına ihrac ettiği ürünler meyvâ ve sebze, tütün, şarab, maden, et ve canlı hayvan, yurtdışından idhal ettiği ürünler ise makinâ ve parçaları, motorlu araçlar, gıda maddeleri, konserveler, kimyevî maddeler, pamuk, traktör ve ziraat aletleridir. Makedonya’nın ihracat ortakları Sırbistan (% 22, 5), Almanya (% 17, 8), Yunanistan (% 15, 3) ve İtalya (% 8, 3), idhalat ortakları ise Rusya (% 13, 2), Almanya (% 10, 4), Yunanistan (% 9, 2), Sırbistan (% 8, 2), Bulgaristan (% 7, 3) ve İtalya (% 6)’dır. İki ülke arasındaki yakın ilişki ve dostluğa rağmen Türkiye’nin bu sıralamaya girmemiş olmasına ben de aynim sizin kibi “Aaaa, niye ki?” deyip şaşırdım.

- Makedonya bir tarım ülkesidir, ekonomisi tarım ve sanayiîye dayalıdır. Halkının % 40’ı tarımla uğraşmaktadır. Tarım ürünleri ithalatı yüksek koruma altındadır. İthalatın % 95’i sanayiî ürünlerinden oluşmaktadır. İç piyasada darlık görülen tarım ürünlerinin kota sistemi ile ithaline mevsimlere göre izin verilmektedir. Ayrıca ormancılık ve madencilik, ekonomide önemli yer tutarlar. İyi bir şekilde sulanan ovalar Avrupa’nın adetâ sebze ve meyve ambarıdır. Makedonya topraklarının % 22, 01’i tarıma elverişlidir. Sulanan toplam arazi 550 km²’dir. Türkiye’deki siz sevgili Ich liebe Dich âzîz dîn kardeşlerim için yaptığım araştırmaya göre Makedonya’da şu tarım ürünleri yetiştirilir: Buğday, üzüm, mısır, patates, pamuk, tütün, haşhaş, susam, pirinç ve erik. Dağlık kesimlerde hayvancılık yaygın olarak yapılır. Koyun, sığır, domuz ve tavuk en çok beslenen hayvanlardır. Göllerde balıkçılık yapılır. Ülke topraklarında bulunan bakır, kurşun, çinko, kaolin, dolomit, jips, kireçtaşı, demir ve gümüş, çıkarılarak işlenir. Elektrik enerjisi, Crni Drim Nehri üzerinde bulunan santrallerden sağlanır.

- Makedonya devleti, gelirinin % 8’ini sağlık alanına, % 6’sını askerî alana, % 3, 5’ini ise eğitime ayırır. Ülke fâkir bir üllkedir ama yine de kendi yağıyla kavrulmaya çalışır. Meselâ Yunanistan gibi gidip Avrupa’da dilenmez, “Mahvolduk, n’olur yardım edin! Ne yapalım, Mora’yı satalım mı?” diye ağlamaz. Makedonya, onca fâkirliğine ve güçsüzlüğüne rağmen kendi içinde her topluluğun etnik ve dînî özgürlüğünü teminat altına almış, devlet olarak da onurlu bir dış politika yürütmektedir. Fâkir ama gururludur. (Benim gibi yani)

- Makedonya ayrıca “Parayla saadet olmaz” sözünü en güzel doğrulatan bir ülkedir. Paranın olmadığı ama huzurun kol gezdiği bir memlekettir. Ülkede kimse zengin değildir ama herkes mutludur. Hem şehirlerinde hem köylerinde cıvıl cıvıl bir hayat yaşanır. Sosyal ilişkiler kuvvetli, insanları güleryüzlü ve sıcaktır. Yolda karşılaştığınız her beş kişiden dördünün yüzünde gülümseme vardır. Özellikle başkasına baktıklarında mutlaka tebessüm ederek bakarlar. Misafirleri ve yabancıları çok severler. Orada hiçbir tanıdığınız olmasa bile uçağa atlayıp gidebilir, istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Ne aç kalırsınız ne de açıkta. Eğer yabancıysanız ve kimse sizi tanımıyorsa, alışveriş yaptığınız dükkânlarda ve yemek yediğiniz restoranlarda daha çok hizmet görür, daha az para ödersiniz. Bizdeki gibi “yabancı olduğunuz için kazıklanmak” bir yana, tam tersi bir muameleyle karşılaşırsınız. Makedonya şehirlerinde sabahtan akşama kadar gezin, ortalıkta bir tane polis göremezsiniz. Sokakta olsun trafikte olsun küfür, tartışma, kavga gibi nahoş olaylara rastlayamazsınız. Bir kadın gece vakti sokakta tek başına gezebilir; kimse rahatsız etmez. O kadar içten ve dostça bir karakterleri vardır ki, yolda birine bir adres sorduğunuzda, örneğin bir restoran veya mağaza, size en yakındakinin değil, en güzelinin yolunu tarif ederler; sanki o yemeği kendisi yiyecek veya o alışverişi kendisi yapacakmış gibi. Aslında “yazılı kurallara” bile ihtiyacı olmayan, kendi “sözlü kuralları”yla mutlu mesud yaşayabilecek bir toplumdur. İçlerindeki güzellik, olduğu gibi dışlarına da yansımıştır. “Yüz güzelliği” yönünden buranın insanı hakikaten eşsizdir. Bu ülkeye bir kez gitmiş olan, mutlaka günün birinde bir kez daha gitmek isteyecektir. (Benim gibi yani)

- Yayalar için yapılan köprü sayısının araçlar için yapılan köprü sayısından daha fazla olduğu bir ülkedir, Makedonya. Bu bile ülkede neye daha çok değer verildiğini ve yukarıdaki paragrafta neyi anlatmak istediğimizi sanırım çok iyi açıklamaktadır. Eğer bu anekdot ile yukarıdaki anekdot arasında bir bağ kuramadıysanız, bence siz bu yazıyı boşuna okuyorsunuz.

- Böyle bir toplum “çevre dostu” bir toplum olur, natürlich. Makedonya, ekolojik sebeplerden dolayı naylon poşet kullanımını yasaklamıştır.

- Eğer siz de bu “fâkir ama gururlu” kardeşiniz gibi etobur bir insansanız, hiç durmayın Makedonya’ya gidin! Dünyanın en lezzetli etlerini, dünyanın en lezzetli balıklarını bu ülkede yersiniz. Hatta yılanbalığı bile yiyebilirsiniz; her yerde bulunur.

- Makedonya’da ulaşım daha çok karayolu ile sağlanır. Bu yollar Halil İmami abiden sorulur. Karayollarının uzunluğu 10 bin 591 km, demiryollarının uzunluğu ise 693 km’dir. Ülkenin en işlek ve önemli yolu, Vardar Nehri kıyısı boyunca uzanan M 4 yoludur. Bu yol Makedonya’nın başkenti Üsküp, Yunanistan Makedonyası’nın başkenti Selanik ve Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ı biribirine bağlayan yoldur. Ülkenin toplam 17 havaalanı vardır ancak bunların sadece 2 tanesi uluslararası uçuş yapan havaalanıdır. Biri başkent Üsküp’teki Üsküp Uluslararası Büyük İskender Havaalanı, diğer de yaptığımız gezide yanından geçip size anlattığımız, Ohri şehrindeki Ohri Uluslararası Havarî Âzîz Paul Havaalanı’dır.

- Makedonya’daki doğal gaz boru hatlarının toplam uzunluğu 268 km, ham petrol boru hatlarının toplam uzunluğu ise 120 km’dir.

- Makedonya halkında nüfûs artış oranı % 0, 26’dır. Anne başına 1, 57 çocuk düşer ki bu, oldukça düşük bir rakamdır. Ülkede doğan her 1000 bebekten 9, 81’i ölü doğar. Ortalama yaşam süresi 73, 97 yıldır. Bu yaş kadınlarda 76, 62, erkeklerde ise 71, 51 yıldır. Hemen her ülkede olduğu gibi burada da kadınlar erkeklerden daha çok yaşar, erkekler fazla yaşamadan ölürler. (Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için İbrahim Tatlıses’in “Ölürsem kabrime gelme istemem” uzun havasını dinleyebilirsiniz)

- Makedonya’da 533 bin 200 telefon hattı bağlanmıştır. 29’u AM, 20’si FM olmak üzere 49 radyo istasyonu 410 bin radyo dinleyicisine, televizyon yayını yapan 31 istasyon da 510 bin televizyon izleyicisine yayın yapar. Ülkenin 6 âdet internet servis sağlayıcısı vardır. İnternet kullanıcılarının sayısı ise 392 bin 671 kişidir. Bunlar yazılarımızı buradan takip etmekte, bazen yorum yazmakta, fakat küfür ve hakaret içeren yorumlar editör tarafından silinmektedir.

- Makedonya’da futbol her ülkede olduğu gibi popülerdir ancak, bu ülkede insanların deli gibi sevdiği bir spor dalı daha var ki, o da hentboldür. Komatel Üsküp bayan hentbol takımı, 2002 yılında Avrupa Bayanlar Hentbol Şampiyonlar Ligi’ni kazanmıştır. Ayrıca Avrupa Bayanlar Hentbol Şampiyonası da 2008 yılında Makedonya’da (Üsküp ve Ohri şehirlerinde) düzenlenmiştir. Makedonya Bayan Hentbil Millî Takımı turnuvayı 7. sırada tamamlamıştır.

- Makedonya’nın bağımsızlığından (1991) sonra Makedonya Futbol Federasyonu (Fudbalskata Reprezentaçiya na Makedoniya) kuruldu. Makedonya millî futbol takımının teknik direktörü, bir zamanlar Beşiktaş’ın teknik direktörü olan ve hepinizin yakından tanıdığı Gallerli teknik adam John Benjamin Toshack’tır artık. Toshack bu göreve bu ay içinde, 7 Ağustos 2011’de yapılan sözleşmeyle başladı. FIFA Rang Listesi’nde 96. sırada bulunan Makedonya, ilk millî maçını 13 Ekim 1993’te deplasmanda Slovenya’ya karşı oynadı ve başkent Ljubljana’daki bu dostluk maçını 4 – 1 kaybetti. Makedonya ayrıca tarihindeki hem en farklı yenilgisini, hem de en farklı galibiyetini deplasmanda elde etti. Makedonya’nın bugüne dek yaşadığı en büyük hezimet, 8 Haziran 2005’te Teplice şehrinde Çek Cumhuriyeti’ne karşı 6 – 1 gibi ağır bir sonuçla boyun eğdikleri müsabakadır. Makedonya’nın bugüne dek yaşadığı en büyük zafer ise, 9 Kasım 1996’da başkent Vaduz’da Liechtenstein’ı 11 – 1 gibi farklı bir sonuçla bozguna uğratmalarıdır. Makedonya, kurulduğu 20 yıl içinde 144 millî maç yaptı. Bu maçların 39’unu kazanırken, 65 müsabakadan başı önde ayrıldı. Yaptığı 40 maçta ise rakibiyle yenişemedi. Makedonya millî takımının formasını en çok giyen futbolcu Goce Sedloski (100 kez; aktif futbol hayatını noktaladı, şu anda antrenörlük yapmaktadır), Makedonya adına en çok gol atan oyuncu ise Goran Pandev (24 gol; futbol yaşamını halen İtalya’nın İnter takımında sürdürmektedir)’dir. Balkan gezimizdeki iki ülkemiz Makedonya ve Arnavutluk bugüne dek yeşil sahalarda 7 kez karşı karşıya geldiler. Bu maçların 4’ünü Makedonya, 1’ini Arnavutluk kazanırken, 2 maç da berabere bitti. Makedonya’nın attığı 10 gole Arnavutluk sadece 4 golle cevap verebildi. Türkiye’deki siz sevgili Ich liebe Dich âzîz dîn kardeşlerim için yaptığım araştırmaya göre Makedonya ile Türkiye de bugüne dek aynı şekilde 7 maç yaptılar. Makedonya bu maçların sadece 1’inde kazanan taraf olurken, 1 maç beraber bitti, 5 maçı da Türkiye kazandı. Makedonya 7 maçta Türkiye’nin kalesine 9 gol atarken, 14 kez de topu kendi kalesinde gördü. Türkiye ile Arnavutluk, Makedonya’nın bu zamana kadar en fazla maç yaptığı iki ülkedir, aynı zamanda. Makedonya, bu iki ülke haricinde hiçbir ülkeyle henüz 7 maç yapmamıştır. Makedonya bugüne dek ne Dünya Kupası’na ne de Avrupa Kupası’na katılma başarısı göstermiştir.

- Makedonya millî takımının şu andaki 26 kişilik kadrosunda sadece iki oyuncu kendi ülkesinde futbol yaşamını sürdürmektedir: Blagoya Todorovski (Rabotniçki Üsküp) ve Baze İliyoski (Metalurg Üsküp). Diğer tüm oyuncular yurtdışında top koşturmaktadır.

- “Prva Liga” (Birinci Lig) olarak adlandırılan Makedonya 1. Futbol Ligi, 12 takımlı bir ligdir ve üç turlu bir fikstüre sahiptir (ÖNEMLİ NOT: Avrupa’da sadece Makedonya, Yunanistan, Belçika ve Hollanda’da uygulanan bu sistem, 2011 – 12 sezonundan itibaren Türkiye’de de uygulanmaya başlayacaktır). 19 yıldır oynanan Makedonya 1. Futbol Ligi’nde şimdiye dek şu takımlar şampiyonluk sevinci yaşadılar: FK Vardar (5 kez), FK Rabotniçki Kometal (3 kez), FK Sileks Kratovo (3 kez), FK Sloga Yugomagnat (3 kez), FK Pobeda (2 kez), FK Makedoniya GP (1 kez) ve FK Renova (1 kez).

Evet... Bu çalışmamızda, dünyanın en güzel ülkelerinden biri olan Makedonya’yı ve en ilginç kavimlerden biri olan Makedonlar’ı bütün yönleriyle daha yakından tanımaya çalıştık.

Komşuları tarafından yüzyıllar boyunca inkâr ve imhâ poltikalarına maruz kalmış ve bu inkârcı ve imhâcı yaklaşımın halen devam ettirildiği Makedon halkı, kendisine yönelen bu ırkçı ve şoven politikalara şu sözlerle karşılık veriyorlar: “Nie ne sme Grçki. Ne sme Bugarski ili Srpski. Nie sme Makedonski.”

Yani; “Biz Yunan değiliz. Bulgar ve Sırp da değiliz. Biz Makedon’uz.”

Ben de bu yazımda onu anlatmaya çalıştım zaten.

Fakat yazdıklarım ne derece etkili olur, bilemem. Çünkü; “Yas ne sim diplomat. Ne sim istoriçar ili etnolog. Yas sim samo skitnik.”

Yani...

Ben diplomat değilim. Tarihçi ve etnolog da değilim. Ben sadece bir seyyâhım.

 

sediyani@gmail.com

 

  

Yorumlar