|
Dünkü(16.01.2009) Koha Ditore gazetesinde Enver Robelli köşe yazısında Kosova’da uzun zamandan bu yana yansıtılan Türk İnsanı’na karşı kötü imaj belirtilerini eleştiriliyor, Kosova siyasileri arasında Türkiye'ye karşı tutumda değişiklik var deniliyor |
Priştine medyasında eskiden Türk halkına karşı kötüleme yazıları yayınlandığını vurgulayan yazar son dönemlerde yapılan karşılıklı ziyaretlerden sonra Kosova siyasetçilerinin Türkiye hakkındaki yazılarında Türkiye’yi övmekte yarıştıklarını ve Türkiye’yi Kosova Cumhuriyeti’nin en büyük destekçisi olarak göstermeye başladıklarını belirtti.
Enver Robelli yazısında 1993 yılından bu yana Turgut Özal’ın uluslar arası platformlarda eski Yugoslavya’yla ilgili girişimlerini olumlu olarak nitelerken, Kosova siyasetçilerinin o dönemlerde de batıya yöneldiğini, Asya, Afrika, Arap ülkeleri ve Doğu Dünyası ile mesafeli kaldığını belirtiyor. Yazar 90’lı yıllarda “Zeri” gazetesinde Turgut Özal hakkında kaleme alınmayacak yazıların yayınlandığına dikkat çekerken, o dönemde Türkiye Cumhuriyeti Belgrat Büyükelçiliğinin buna sert bir tepki gösterdiğini ve yazarın gazeteden kovulması ile olayın sonuçlandığı hatırlatıyor. Bu uç örneğin yanı sıra on yıllarca bir zaman okullarda, üniversitelerde sözde elit geçinen tabaka ve Kosova siyasetçilerinin Türkiye’ye karşı sistematik bir karşı tutum takınıldığı dile getiriliyor.
Osmanlı Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü aynı kefeye koyarak Arnavutların olumsuz ulusal konumundan dolayı Türkiye’yi suçladıkları vurgulanıyor.
Osmanlı Cumhuriyeti’nin tüm Balkanları geri bıraktığı gibi Arnavutları da geri bırakıp dinlerinin zorla değiştirildiği olgusu çok sayıda metinde yer aldığınıaçıklayan yazar ciddi tarihçilerin değerlendirmelerinde bu gibi bir durumun söz konusu olmadığı dile getiriliyor.
Balkan halklarının Osmanlı İmparatorluğu’na en iyi şekilde entegre olduğunu belirten yazar Arnavutların hiçbir zaman ayrılma gibi bir fikri savunmadıklarını, hatta romantik Arnavut tarihçilerinin Batı dünyasını “Avrupa cadıları” gibi kötüleyici sözlerle, hatta küfürlerle itham ettiğini ve Prizren Birliği’nde Osmanlı’dan ayrılmak değil, Osmanlı otoritesini kabul ederek özerk bir bölge isteminde bulunulduğu dile getiriliyor.
Kosova’nın bağımsızlığı ilanı öncesinde Kosovalı yetkililerin 100 ülke tarafından bağımsızlığın kabul edilmesi beklenirken bu günlerde yapılan açıklamalarda geri adım atılarak yıl sonuna kadar ancak 70 ülkenin tanıması beklendiği vurgulandı. Yazar Kosova kamuoyunun artık sadece batı ve mikroskopik ülkelerinin tanımasının yeterli olmadığını gördüğünü ve doğu ülkelerinin Kosova’yı tanımasını beklediklerini dile getirirken, bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin öneminin farkına varıldığını belirtiyor.
Ali Babacan’ın ziyaretine de değinen yazar Ali Babacan’ın da diğer dışişleri bakanları gibi devlet protokolü ile karşılandığını, diğerleri gibi meclise hitap ettiğini belirtiyor ve ekliyor “Ancak Babacan’ın ziyaretinde farklı olan şey şudur. Diğer dışişleri bakanları Kosovalı yetkililere istikrar, güvenlik konusunda devamlı nasihatlerde bulunurken, babacan onlarca işadamı ile beraber geldi, ekonomik işbirliği için anlaşmalar imzaladı, izole edilmiş bir durumda bulunan Kosova vatandaşlarına vizeyi kaldırdığını duyurdu ve Kosova’yı Arap dünyasından birkaç devletin tanıyacağını, ayrıca Türkiye’nin bu konuda lobi faaliyetlerini yürütmeye devam edeceğini vurguladı”.
Yazar yazısının devamında Türkiye’nin Kosova’yı tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen Kosova’nın Türkiye ile ilişkilere önem vermediğini aktarıyor. Kosova’nın Türkiye’de diplomatik temsilcilik açmasında geciktiğini söyleyen yazar buna rağmen Türkiye’nin vizeleri kaldırmasının bir iyi niyet jesti olduğunu vurguluyor.
Türkiye ile diplomatik ilişki kurmakta mesafeli duran Kosovalı siyasetçiler şimdi Türkiye hakkında kimin daha çok övgülü sözler söyleyeceği konusunda yarıştıklarını aktarıyor.
Yazar Türkiye değerlendirmesinde Türkiye’nin bazı uç grupların bulunmasına rağmen Türkiye’nin demokratik yollarla AB üyeliğine doğru yöneldiğini vurguluyor. Yazar ayrıca kültürel başarılara dikkat çekerken 2006 yılında Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülüne layık görüldüğünü ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Frankfurt kitap fuarına gidip Orhan Pamuk’u kutladığını belirtiyor ve bunu demokratik bir adım olarak niteliyor.
Robelli yazısını “Bu gelişmelerde Kosova bir şey öğrenmeli mi ? Başlangıç için belki şunu öğrenmelidir. Türkiye 72 milyonluk bir nüfusa sahiptir ve bölgenin en güçlü devletlerinden biridir” diyerek bitiriyor.
KOSOVA HABER
Yorumlar