ABD Dışişleri Bakanlığının, insan hakları uygulamaları ile ilgili yıllık raporu, pek çok Balkan ülkesinde polis tarafından yapılan kötü muamelelerin, gazetecilere yönelik tehditlerin ve yolsuzluğun hâlâ devam eden sorunlar olduğunu ortaya koyuyor.
(Financiarul, Makfax, B92, Sofia Echo, SNA - 26/02/09; ABD Dışişleri Bakanlığı - 25/02/09)
Raporda, çoğu Balkan ülkesinde cezaevlerinin aşırı kalabalık olduğu belirtiliyor. [Getty Images] |
ABD Savunma Bakanlığı, 25 Şubat’ta yayınladığı yıllık İnsan Hakları Raporunda, geçtiğimiz yıla damgasını vuran olgunun, dünya genelinde daha fazla kişisel ve siyasi özgürlük yönünde giderek artan talep olduğunu dile getirdi. Yolsuzluk, basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ve STK’ların sayısını azaltma amaçlı ağır yasal düzenlemeler gibi bir dizi insan hakları sorununa dikkat çekti.
2008 yılı raporunda altı tane bölgesel değerlendirmeye yer veriliyor. Avrupa ve Avrasya ile ilgili değerlendirmede, dünyanın bu bölgesinde “yeni demokrasilerin güçlendirilmesi” ve “nefret suçları ve nefret konuşmalarının önüne geçilirken, diğer yandan da temel özgürlüklerin korunması” gibi konuların hâlâ önemli bir sorun teşkil ettiği belirtiliyor. Raporda ayrıca hükümetlerden, insan hakları konusunda faaliyet gösteren STK’ların çalışmalarını engellememeleri ve baskı olmadan çalışmalarına izin vermeleri isteniyor.
Sekiz Balkan ülkesi ile ilgili ülke raporlarında, söz konusu sekiz ülkenin altısında – Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Kosova, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan – yetkililerin, vatandaşların insan haklarına “genel olarak saygı gösterdikleri”, fakat bazı alanlarda sorunların devam ettiği belirtildi.
Dışişleri Bakanlığı, Romanya hükümetinin 2008 yılında “insan hakları ile ilgili bazı sorunları ele aldığını”, fakat yine de ülkede hak ihlallerinin devam ettiğini söyledi. Bosna Hersek’te de bazı alanlarda görülen iyileştirmelere rağmen, yetkililerin geçtiğimiz yıla ait insan hakları karnesi “zayıf”.
Raporda, Balkanlarda polisin vatandaşlara kötü muamele etmesinin kanunen yasak olmasına rağmen, Hırvatistan ve Kosova hariç tüm bölge ülkelerinde bu sorunun yaşandığı dile getirildi. Örneğin Arnavutluk’ta, şüphelilerin – özellikle de eşcinseller ya da Roman ve Balkan Mısırlı topluluklarından olanların – tutuklama ve ilk gözaltı süreçlerinde kötü muamele gördüğü belirtildi.
Romanlar ve diğer bazı tutuklular, Romanya’da da polisin kötü muamelesine maruz kaldı. Raporda ayrıca, “devlet kurumlarında, aileleri tarafından terkedilmiş fiziksel engelli çocuklara yönelik kötü davranışlardan ve devlete ait yetiştirme yurtlarındaki olumsuzlukların bir türlü bertaraf edilememesinden” bahsedildi.
Yasalara göre, Kosova’da yaşayan etnik topluluklara mensup, okul çağındaki tüm çocuklar, ana dilleri ne olursa olsun eşit şartlara sahip olmak zorunda. [Getty Images] |
Kosova’da şüpheli ya da tutukluların yerel polis, UNMIK, EULEX ya da KFOR yetkilileri tarafından kötü muamele gördüklerine dair herhangi bir bulgu olmadığını söyleyen Dışişleri Bakanlığı, mahkumların, cezaevlerinde şiddet ve kötü muameleye maruz kaldıklarına yönelik iddialarına da dikkat çekti.
Dışişleri Bakanlığına göre, genel olarak bu sekiz ülke içinde cezaevlerinin “uluslararası standartlara uygun olduğunun söylendiği” tek ülke Kosova idi. Diğer ülkelerin çoğunda, cezaevlerinin aşırı kalabalık olduğu, hatta Hırvatistan’dakilerde kapasitenin yetersiz kaldığı belirtildi.
Raporda, konuşma ve basın özgürlüğünün, bu sekiz ülkenin hepsinin yasalarında yer aldığı ve 2008 yılında Arnavutluk, Bulgaristan, Kosova, Makedonya ve Romanya hükümetlerinin “bu haklara genel olarak saygı gösteren uygulamalarda bulundukları” söylendi. Yine de bahsi geçen ülkelerin bazıları ile bölgedeki diğer ülkelerde, gazetecilere yönelik şiddet eylemleri ve tehditlerde artışlar yaşandığı gözlendi.
Romanya’da basına yönelik tehdit, sansür ve saldırılar konusunda münferit girişimler yaşandı. Hırvatistan’da, hükümetin medya üzerindeki etkisi sürerken, Karadağ basını, bazı kısıtlamalara maruz kalmaya devam etti.
Makedonya’da “vatansever bulunmayan” medya haberleri, yetkililerin sert eleştirilerine maruz kalarak, ülkede basın özgürlüğünü olumsuz yönde etkiledi.
Dışişleri Bakanlığı, BH’de “2008 yılında hükümetin konuşma ve basın özgürlüğüne yönelik saygısının azaldığını” belirtti. Sırbistan’da ise hükümetin söz konusu özgürlüklere müdahale ettiğine dair belirtiler olduğu söylendi.
Ulusal yasalar, usulsüzlükleri yasaklayıp bu konuda ciddi cezalar içerse de, yolsuzluk, bölgedeki tüm ülkelerin en önemli sorunlarından biri olmaya devam etti. Dışişleri Bakanlığı; BH, Bulgaristan, Kosova, Makedonya ve Sırbistan’da, yetkililerin sık sık usulsüz işlere karıştığını ve bunda dolayı ceza almadıklarını dile getirdi.
Raporda, “Pek çok üst düzey yerel ve merkezi hükümet yetkilisinin tutuklanmasına rağmen, yolsuzluk, reform sürecinin önünde önemli bir engel ve ülkeler açısından da ciddi bir sorun olmaya devam ediyor”, denildi.
Hırvatistan’da hükümet, yolsuzlukla mücadele etmekle görevli resmi kurumda iyileştirmeler yaptı. Fakat rapora göre, sorun ciddiyetini korumaya devam etti. Devlet kurumları, yargı ve özel sektör kendilerini sık sık yolsuzluk davalarının merkezinde buldu.
Bölgedeki bazı ülkelerde gazetecilere yönelik şiddet eylemleri ve tehditlerde artışlar yaşandığı gözlendi. [Getty Images] |
2007 yılında AB’ye katılan Bulgaristan ve Romanya, yargı reformu ve yolsuzlukla mücadele süreçlerinde kaydettikleri ilerlemenin izlenmesi için, hâlâ özel bir Avrupa Komisyonu mekanizmasının kontrolüne tabi durumda.
Dışişleri Bakanlığı, Romanya’nın yolsuzlukla mücadele konusundaki çabalarını “genelde etkisiz” olarak nitelendirirken, Bulgar hükümetini de, “üst düzey organize suç ve yolsuzluk vakalarını etkin bir şekilde yargı önüne çıkaramadığı” için eleştirdi.
Makedonya ise şiddet olayları, tehdit ve seçim usulsüzlükleri nedeniyle bozulan ve temel AGİT standartlarına uymayan, Haziran 2008 parlamento seçimleri ile ilgili olarak eleştiri oklarına maruz kaldı.
İnsan kaçakçılığı, engellilere ve azınlıklara yönelik ayrımcılık ve kadınlara yönelik şiddet, bölgenin karşu karşıya olduğu diğer ortak sorunlar. Dışişleri Bakanlığı raporunda ayrıca, bazı ulusal hükümetlerin, çocukların hakları ve korunması ile ilgili taahhütlerini tam olarak yerine getirmedikleri belirtildi.
Yasalara göre, Kosova’da yaşayan etnik topluluklara mensup, okul çağındaki tüm çocuklar, ana dilleri ne olursa olsun eşit şartlara sahip olmak zorunda. Azınlık gruplarına mensup öğrenciler ayrıca ortaöğretimlerini ana dillerinde sürdürme hakkına sahip. Bu yıl Sırpça, Boşnakça ve Türkçe eğitim veren okullar faakiyetlerine devam ederken, ülkenin bazı bölgelerinde azınlıklara yönelik eğitim faaliyetlerinde imkansızlıklar yaşandı.
Roman, Aşkali ve Mısırlı çocuklar, okullarda Kosovalı Arnavut çocuklarla birlikte eğitim gördüler, fakat söylenenlere göre, Arnavutların çoğunlukta olduğu bazı bölgelerde tehdit ve kötü muameleye maruz kaldılar. Raporda, yoksul Roman ailelere mensup pek çok çocuk, aile bütçesine katkıda bulunmak için erken yaşta çalışmaya başlamak zorunda kaldığı vedolayısıyla okula da gidemediği belirtildi.
Raporda, “Kosovalı Sırp ve Kosovalı Arnavut çocuklar, yeterli imkanlardan yoksun, temel ekipmanlara sahip olmayan okullara gittiler. Birkaç okul ise, hem Kosovalı Sırp hem de Kosovalı Arnavut öğrencilere ev sahipliği yaptı. Bu öğrenciler farklı müfredatlara dayalı olarak eğitim gördü ve sınıfları dönüşümlü olarak kullandı”, denildi.
Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.
Yorumlar