Bunlar, Açık Toplum Enstitüsü’nün Sofya bölümünün gerçekleştirdiği “Bulgaristan’daki Azınlıkların Koydukları Sosyal Mesafeler ve Etnik Stereotipler” adlı araştırmadan alınan sonuçlardır. Bu çalışmayla Bulgar hoşgörüsü hipotezinin doğru olup olmadığının, bunun bir gerçek ya da bir mitos olduğunun saptanması hedefleniyor. “Hoşgörü maskesinin ardında gizli kalan ırkçı ve etnik kör inançlar var mı?”, Türk, Çingene,
Ermeni, Yahudilerden oluşan geleneksel azınlıklara hoşgörülü olan Bulgarlar son yıllarda beliren yeni göçmen topluluklarına ne kadar tahammül gösteriyor?” diye iki kilit sorun mevcuttur.Araştırma, insanları ne kadar az tanırsak onlara bu kadar büyük bir kör inanç gözüyle baktığımızı ortaya koyuyor. Diğerlerin değil de bizim haklı olduğumuzu ıspatlamak için her zaman istatistikten yararlanabiliriz. Açıkçası, istatistik veriler çoğu zaman azınlık gruplarının yararına değil.
Açık Toplum Enstitüsü’nde program müdürü olan Boyan Zahariev bu konuda şunları belirtiyor.
“Kamuoyunda sık sık tartışılan konuların formatı ilke itibariyle yanlıştır. Ülkemizde bulunan milli azınlıklara tutumumuz, oluşan yeni toplumlara ileride şekillenecek olan tavrımız için bir modeldir. Kanımca bu sosyal mesafelerin politikalar üreterek aşılması yeteneği, bir bütün olarak toplumun AB gibi daha büyük topluluklara
entegre olma becerisini belirleyen bir etkendir. Her kişinin böyle bir yeteneğini kendi kendine geliştirmesi ise onun yabancı bir yerde yabancılık çekmemesine, kısa zamanda entegre olmasına yardımcı oluyor.”Doç. Petya Kabakçieva, Bulgar kimliğinin yanlış anlaşılan stereotipinin görüntüsüne ek özellikler kazandırıyor:
BG HAVADIS
Yorumlar