Duyuru

Arnavutluk’ta neler oluyor?

  /   3624   /   28 Ağustos 2014, Perşembe

 Yazdır

  

Arnavutluk'ta, geçen sene 28 Haziran'da yapılan genel seçimler öncesinde yükselişe geçen, siyasi tansiyon bir türlü düşmüyor. İktidar ve muhalefet arasındaki sular bir türlü durulmuyor. Her geçen gün daha da derinleşen siyasi krizin tek sebebi ise, iktidar ve muhalefetin o meşhur "Arnavut inadını" bir türlü kıramaması.

Her şey 1 Nisan'da NATO'ya üyelik başvurusu onaylanan ve 28 Nisan'da, Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusu yapan Arnavutluk'ta, iktidardaki Demokratik Parti'nin, genel seçimlere AB standartlarında hazırlanan yeni kimlik kartları ile gitmek istemesiyle başladı. Yeni kimlik kartlarının seçimlere kısa süre kala ve 10 Euro karşılığında dağıtılmasına ilk tepki ana muhalefet konumundaki Sosyalist Parti'den geldi. Sadece yeni kimlik kartı olan Arnavutluk vatandaşlarının genel seçimlerde oy kullanabileceğini hatırlatan Sosyalist Parti, ekonomik sıkıntı içindeki Arnavutların oy kullanma hakkını tehdit eden, yeni kimlik kartlarının ücretsiz dağıtılmasını talep etti. İktidar partisi bu talebi "genel seçimleri ertelemeye yönelik bir siyasi oyun" olarak nitelendirince, Sosyalist Parti de, kimlik kartları ücretsiz olarak dağıtılıncaya kadar, parlamento çalışmalarını boykot etme kararı aldığını açıklamıştı.

İktidar ve muhalefet arasındaki yeni kimlik tartışması devam ederken Mayıs ayı içerisinde muhalif milletvekillerinden birinin öldürülmesi tartışmaları daha da alevlendirdi. Ancak bu cinayet, seçimler öncesindeki tek şiddet olayı değildi. Genel seçimler öncesinde şiddetin düzeyi o kadar arttı ki, kampanya afişlerinin asılmasıyla alakalı tartışmada, bir kişi daha vurularak öldürüldü. Ardından, Demo-Hıristiyan Parti üyesi 34 yaşındaki Aleksander Keka, seçimlere on gün kala, 18 Haziran günü kuzeydeki İşkodra kentinde arabasına yerleştirilen bombanın patlaması neticesinde hayatını kaybetti.

Her ne kadar, 28 Haziran günü gerçekleştirilen, oy verme işlemi büyük bir olay yaşanmadan neticelense de, Sosyalist Parti'nin seçim merkezlerinde görevli temsilcilerinin kameralı kalemler ve mikro kameralar kullandığının ortaya çıkması tartışmalara sebep oldu. Sosyalist Parti bu tür kameraların dağıtılmasının yasalara aykırı olmadığını iddia ederken, Demokratik Parti yapılanın oy gizliliğine aykırı olduğunu savunmuştu. Merkez Seçim Komisyonu sözcüsü Leonard Olli de, Demokratik Parti ile aynı doğrultuda bir açıklamayı yaparak, kameralı kalemler ve mikro kameraların kullanılmasının oy gizliliğine zarar verdiğini ve yasak olduğunu söylemişti.

Seçim çare olmadı

Arnavutluk'ta, 1990 yılı sonrasında düzenlenen diğer altı seçimde olduğu gibi, yedinci genel seçimler sona erdiğinde, 140 sandalyeli parlamentoda; Demokratik Parti öncülüğündeki "Değişim İttifakı" koalisyonu 70, ana muhalefet partisi Sosyalist Parti öncülüğündeki "Değişim Birliği" 65, "Bütünleşme için Sosyalist İttifak" 5 milletvekilliği kazandı. Koalisyon hükümeti, "Değişim İttifakı" ile "Bütünleşme İçin Sosyalist İttifak" arasında kuruldu. Ancak bu seçim neticeleri ve kurulan yeni koalisyon hükümeti de, Arnavutluk siyasetinin durulmasını sağlayamadı. Aksine ülkedeki siyaset her geçen gün daha fazla krize sürükleniyor.

Sali Berişa'nın sağ görüşlü Demokratik Parti'si ve koalisyon ortakları, Tiran Belediye Başkanı Edi Rama'nın liderliğindeki Sosyalist Parti'ye karşı yüzde 1,5'lik bir farkla üstünlük sağlayarak seçimleri ve iktidarda ikinci bir dönemi kazandılar. Ancak Sosyalist Parti, genel seçimlerde oy sayımı sırasında usulsüzlük yapıldığını ileri sürerek seçim sonuçlarına itiraz etti. Seçimlerle ilgili ayrıntılı bir soruşturma yürütülmesi ve oyların yeniden sayılması yönünde çağrıda bulundu. Başbakan Berişa ise, bu yöndeki taleplerin tamamını geri çevirdi. Parlamento da 65 sandalyesi bulunan Sosyalist Parti'nin buna cevabı ise oldukça sert oldu. Ana muhalefet partisi SP, Eylül ayından beri meclis çalışmalarını boykot ederek, AB üyeliği için gereken yasaların kabul sürecini felç ediyor. Çünkü Demokratik Parti liderliğindeki koalisyon hükümeti, parlamentoda 75 sandalyelik bir çoğunluğa sahip olmasına karşın, ülkenin AB'ye üyelik yolunda çıkarması gereken yasaların çoğu için beşte üçlük çoğunluk olan 84 oya gereksinim duyuyor.

28 Haziran genel seçim sonuçlarının ilan edildiği günden beri ülke genelinde protesto gösterileri düzenleyen Sosyalist Parti milletvekilleri, Kasım 2009'da Başbakanlık binası önünde, üç gün boyunca çadırda kalarak oyların yeniden sayılması için halktan destek istediler. Bu esnada Sosyalist Parti lideri Edi Rama da, gazetecilere çok sert açıklamalarda bulundu. Oyların yeniden sayılmasına izin verilene kadar protesto gösterilerine devam edeceklerini belirten Rama, "Sali Berişa çalınmış oylarla iktidara geldi. Biz seçim sonuçlarını ve bu hükümeti tanımıyoruz" dedi. Buna karşılık Başbakan Sali Berişa seçim sonuçlarının uluslararası kurumlar tarafından da kabul edildiğini kaydederek, "Seçim defteri kapandı. Muhalefetle uzlaşmayacağız" cevabını verdi.

Sandıkta kozlarını paylaşamayan, Avrupa Birliği ve Amerika başta olmak üzere, uluslararası toplumun tüm uzlaşma çağrılarına kulak tıkayan Arnavutluk iktidar ve muhalefet liderleri hiçbir konuda uzlaşma sağlayamayınca, Cumhurbaşkanı Bamir Topi devreye girdi. Cumhurbaşkanı Topi, 13 Şubat 2010 tarihinde, hükümet ve ana muhalefet liderlerini bir araya getiren bir yuvarlak masa toplantısına ev sahipliği yaptı. Tiran'daki Cumhurbaşkanlığı ofisinde gerçekleştirilen toplantının tek olumlu neticesi, Başbakan Sali Berişa ve SP lideri Edi Rama'nın, müzakereleri sürdürme kararı almalarıydı.

Komisyon kurulamadı

İki lider arasındaki bu görüşmeden günler sonra, 24 Şubat günü Sosyalist Parti adına yapılan açıklamada, seçim sonuçlarının incelenmesi için bir soruşturma komisyonu kurulması şartıyla, altı aylık boykot sonrasında parlamentoya geri dönme kararı alındığı ilan edildi. SP lideri Edi Rama alınan bu kararı, "reformları önlemeyi amaçlamadığımızı göstermek ve çoğunluğa siyasi krizi çözme şansı vermek adına bir adım" olarak ifade etmişti. Ancak alınan kararın asıl gerekçesi, Arnavutluk anayasasına göre, 7 Mart tarihine kadar muhalefet milletvekillerinin görev andı içmemeleri halinde milletvekilliklerinin düşecek olmasıydı. Parlamentoya geri dönen Sosyalist Parti'nin ilk önerisi, Haziran seçimlerini incelemek üzere özel bir soruşturma komisyonu kurulması oldu. SP'nin ikinci öneri ise, oy sandıklarının açılmasını isteyen her partiye bunu yapma izni verilmesiydi.

Demokratik Parti ve Sosyalist Parti arasındaki seçim sonuçları üzerindeki görüşmeler devam ederken, koalisyonun küçük ortağı Bütünleşme için Sosyalist İttifak-SMI ise, bir sonraki genel seçimler öncesinde mevzuatı hazırlamak amacıyla seçim reformuyla ilgili tartışmaları yeniden başlatmak istiyor. Ancak, Haziran 2009 seçimlerine altı ay kala yürürlüğe giren ve küçük partilerin parlamentoya girmesini engellemeyi amaçlayan son seçim kanunu, neredeyse hiçbir konuda uzlaşamayan, iktidardaki Demokratik Parti ile muhalefetteki Sosyalist Parti'nin el ele vermesiyle kabul edilmişti. Bu sebeple iktidarın küçük ortağının bu konudaki beklentilerine karşılık bulması çok zor görünüyordu. Beklendiği gibi oldu ve 18 Mart 2010'da başlayıp gece yarısına kadar devam eden meclis oturumundan koalisyonun küçük ortağı ve muhalefetin beklentilerine dair hiçbir olumlu netice elde edilemedi.

Görüşmelerin üzerinden bir ay geçmesine rağmen Arnavutluk Parlamentosu söz konusu komisyonu bir türlü kuramayınca, 18 Nisan günü, Sosyalist Parti'den gelen "İnsanlara istibdat değil, özgürlük vermek için protestoları sürdüreceğiz" açıklaması ile ülke siyaseti yeniden ısınmaya başladı. Ülkedeki yüksek işsizlik oranı ve enflasyon bile Arnavutların sokaklara dökülmesine yeterli olduğundan, destek bulmakta zorlanmayan muhalefet, 30 Nisan'da protestolar yeniden başladı. Başkent Tiran'daki İskender Bey Meydanı'nda toplanan muhalefet yanlısı on binlerce Arnavut, hükümet aleyhinde protesto gösterisi düzenledi. Ayrıca, Sosyalist Parti yönetim kurulu toplantısında alınan karar doğrultusunda, aralarında 22 milletvekilinin de bulunduğu 180 kişi Başbakanlık binası önünde kurulan çadırlarda açlık grevi başlatmış bulunuyor.

Berişa, geri adım atmıyor

Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa ise, Sosyalist Parti'nin gerçekleştirdiği bu son eylemler ve açlık grevine saygı duyduğunu belirterek, "Burası demokratik bir ülke, herkes barışçı olmak kaydıyla protesto gösterisi düzenleyebilir. Ancak oy sandıkları yeniden açılmayacak" dedi. Başbakan Berişa'nın açıklamaları hükümetin geri adım atmaya niyetinin olmadığını açıkça gösteriyor. Sosyalist Parti lideri Edi Rama'nın İskender Bey Meydanı'nda yaptığı "Protestolarımız kesintisiz olacak. Berişa'nın hükümeti istifa edinceye kadar protesto gösterilerimizi sürdüreceğiz" açıklamaları da aynı doğrultuda olunca, Arnavutluk'taki siyasi krizin kısa vadede sonlanması pek mümkün görünmüyor. Buna karşılık görünen tek şey, devam eden protestoların ve karar alamayan parlamentonun, Arnavutluk halkına ödeteceği bedel oldukça ağır olacak.

  

Yorumlar