Duyuru

Cumhurbaşkanı`nın Bulgaristan ziyareti

  /   4653   /   28 Ağustos 2014, Perşembe

 Yazdır

  

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üç günlük resmi bir ziyaret için, 10-12 Temmuz 2011 tarihleri arasında Bulgaristan`daydı.

Bu gezinin anlam ve önemine değinmeden evvel, Bosna-Hersek’teki kanlı Sırp şarlatanlığının sembolü haline gelen Srebrenitsa katliamının yıldönümüne rast gelmesi sebebiyle, zamanlamasının oldukça talihsiz olduğunu belirtmek gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı, 11 Temmuz’da Srebrenitsa’ya gitse ve ellerindeki Türk bayrağıyla Potoçari mezarlığına yürüyen Boşnakların yanında muhabirlere poz verse, ne güzel olurdu.

Zamanlama hatasına rağmen, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu ziyareti Bulgaristan’da yaşayan Müslüman Türkler açısından oldukça önemliydi. Çünkü bundan yaklaşık iki yıl evvel gerçekleştirilen seçimler neticesinde, azınlık hükümeti kuran Bulgaristan`ın Avrupai Kalkınması İçin Yurttaşlar Partisi-GERB, icraatlarıyla Todor Jivkov’un komünist Bulgaristan’ını anımsatıyor.

Bulgaristan’da yaşayan bir buçuk milyona yakın Müslüman Türk’ün cemiyet bağlarını güçlü tutabilmesi için din adamları büyük önem taşıyor. Ancak, Bulgaristan’ı 1989 yılına kadar yöneten komünist rejiminin kurduğu siyasi polisin lehine ajanlık yapmış olan eski Başmüftüsü Nedim Gencev, Sofya Şehir Mahkemesi, Sofya İstinaf Mahkemesi ve Yüksek İdare Mahkemesi`ne başvurarak; 31 Ekim 2009 tarihli Olağanüstü Millî Müslümanlar Konferansı’nın iptal edilmesini talep etmişti. Yaşanan tüm sıkıntılara rağmen Dr. Mustafa Aliş Hacı ve arkadaşları, yılmadılar. Şubat 2011’de yapılan Olağanüstü Müslümanlar Konferansı`nda, yeniden seçildiler. Dr. Mustafa Aliş Hacı, Sofya İstinaf Mahkemesi’nin Nisan ayı içerisinde aldığı nihai karar neticesinde, yeniden Başmüftü olarak onaylandı.

Azınlık hükümetine dışarıdan açık destek veren aşırı milliyetçi ve ırkçı ATAKA Partisi de mevcut ortamdan istifade ederek birçok kışkırtma ve şiddet olayına imza atıyor. ATAKA taraftarlarının 20 Mayıs 2011 günü, Sofya’daki Banyabaşı Camii cemaatine yönelik kanlı cuma namazı baskını bu kışkırtma ve şiddet olaylarından sadece bir tanesiydi.

Bulgaristan Müslüman Türklerinin camilere yönelik bir diğer sıkıntısı da Filibe’nin UNESCO’nun koruması altında bulunan Muradiye (Cuma) Camisi’nde yaşanıyor. Muradiye (Cuma) Camii, Komünist dönem Başmüftüsü Bulgar İstihbaratı Albayı Nedim Gençev’in Filibe’deki adamı Aşim Asan tarafından kapalı tutuluyor. Bulgaristan kanunlarına ve Başmüftülük Tüzüğüne göre Filibe Belediyesi tarafından tescili bulunan Filibe Bölge Müftüsü Osman Hilmi ve eski Bulgaristan Başmüftüsü Selim Mehmed, cami idaresini ele alamıyor. Dolayısıyla, namaz, dua, hatim ve cenaze işleri gibi cami hizmetleri gerektiği şekilde yürütülemiyor. Durumdan büyük rahatsız duyan Filibe Müslümanları, caminin açılmaması durumunda namazları cami önündeki cadde üzerinde kılacaklarını ifade ediyorlar.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bulgaristan ziyareti, tüm bu sıkıntıların yaşandığı bir ortamda gerçekleşti. Aslına bakarsanız, Cumhurbaşkanı Gül de ATAKA Partisi’nin Türk ve Müslüman düşmanlığına yakından tanık oldu. Bulgaristan Parlamentosu Başkanı Tzerzka Tzaçeva ile görüşmek üzere parlamentosu binasına giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ATAKA partisi lideri Volen Siderov ve beş milletvekilinin protesto girişimine maruz kaldı. Ayrıca, Ermeni “Erkamas” gazetesinin “Bulgaristan Türkiye’nin şantajına boyun eğmedi” başlıklı haberine göre, Cumhurbaşkanı Gül’ün Bulgaristan ziyareti esnada, Varna şehrinin Galata bölgesinde Ermeni komitacı General Andranik Ozanyan heykeli resmi törenle açılmış.

Bulgaristan’da yaşanan tüm bu olumsuz gelişmeler, Cumhurbaşkanı Gül’ün ifade ettiği şekliyle, “2008 yılında kurulan ortak komisyonun daha sık toplanmasını ve birçok konuyu ele alıp bunları hem çözmesini hem de yeni, güçlü fikirlerle ortaya çıkmasını” ivedi olarak şart koşuyor.

Unutmadan belirtelim, Şumnu`ya ilk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın gitmiş olması ve Tombul Cami’nin yarım kalan işlerinin TİKA tarafından tamamlanacak olması sevindirici haberlerdi. Ancak İmam-Hatip okullarında dini eğitim verecek yeterli öğretmenlerin temini ve kadro açıklarının giderilmesi hususu da bir an evvel çözüme kavuşturulmalı. Elbette, Şumnu Nüvvab Mektebi’nden yetişen 91 yaşındaki Osman Kılıç gibi nice âlimlerin yetişmesini istiyorsak.

  

Yorumlar