“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”
Hz. Mûhâmmed (sav)
Sevgili Arnavutluklular;
Bir mübarek Ramazan ayına daha girmenin sevinç ve heyecanını yaşıyoruz. Bizlere bu arınma ve paylaşma ayını yaşamayı bir kez daha nasib ettiği için rızkın ve mülkün yegâne sahibi olan Allah-û Teâlâ’ya sınırsız şükürler olsun.
Bizler her türlü nimet ve bolluk içinde bir Ramazan ayını daha idrak ederken, sıcacık Ramazan pideleriyle sahurlarımızı ve iftarlarımızı yaparken, Afrika’daki bir Müslüman ülkede çocuklar bir lokma ekmek bulamadığı için açlıktan ölmektedir.
Bir düşünün hele; siz bir baba veya bir anne olarak, bilseniz ki öz çocuğunuz herhangi bir yerde bir lokma yiyecek bulamadığı için açlıktan ölmek üzeredir. Ne yaparsınız, nasıl davranırsınız? Acaba kendi öz evlâdınız, canınızdan, kanınızdan bir parça olan öz çocuğunuz açlıktan ölmek üzereyken siz yerlerinizde böyle rahat durabilir misiniz? Böyle hiçbir şey olmamış gibi günlük yaşantınıza devam edebilir misiniz?
Oysa o Somali’deki çocuklar, bizim öz çocuklarımızdır. Onlar bizim kendi evlâtlarımızdır, bizim bebeklerimizdir.
Bebeğinin açlıktan ve susuzluktan dakika dakika ölümünü, gözünün önünde eriyip gitmesini çaresiz gözlerle seyreden anneler, onlar bizim öz annelerimizdir. Bizleri dokuz ay karnında taşıyan, bizleri emziren, bizleri büyüten öz annelerimizdir o Müslüman kadınlar.
Ramazan ayının da, kurban ibadetinin de, her yönüyle İslam’ın bizzat kendisinin de özünde yatan “rûh” aynıdır: “Yardımlaşma, fâkirlere verme, açları doyurma, muhtaçlara el uzatma.”
Gelin, bu Ramazan’ı insan gibi, bir Müslüman’a yakışır gibi geçirelim ve “Allâh rızâsını kazanma” yolunda kendimize vesile kılalım.
Allâh rızası için. Lütfen.
Ramazan’ı, bu mübarek ayı Somali için harcayalım, neyimiz var neyimiz yok o insanlara gönderelim. O çocuklarımızı, o annelerimizi kurtaralım. Ramazan’da herşeyimizi oraya taşıyalım. O insanların, Somali’deki o gariban kardeşlerimizin Ramazan’ı huzurlu, bayramı da mutlu geçirmelerini sağlayalım.
O ülkeye, o ülkedeki açlara ve yoksullara gıda yardımı gönderelim. Çocuklarına yiyecek ve giyecek gönderelim, o insanların hayır dûâlarını alalım.
Lütfen.
Hem o insanların hayatlarını, hem de kendi insanlığımızı kurtaralım.
Allâh rızası için. Yetimlerin, öksüzlerin hakkı için.
Bunca çevremiz, camiâmız, bunca derneğimiz, sivil toplum kuruluşlarımız var. O insanlar, oradaki Müslüman kardeşlerimiz, öz kardeşlerimiz, bir lokma yiyecek bulamadığı için açlıktan ölürken, biz böyle hiçbir şey olmamış gibi yerimizde mi oturacağız?
Hayır.
Bu yazdığımız yazıların, düzenlediğimiz konferansların, yaptığımız etkinliklerin o insanlara hiçbir faydası yok.
Bizim somut birşeyler yapmamız lazım. İstesek o insanları kurtarabiliriz. Evet kurtarabiliriz. Hepsini hem de.
Somalili kardeşlerimiz için tüm ülke çapında seferberlik başlatalım.
Herkes, yaşadığı yerdeki dernekleri, kurumları, sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirsin.
Allâh rızası için.
Bir lokma ekmek bulamadığı için annesinin gözü önünde eriyip giden o bebeler için, o sabiler için.
Lütfen.
Hiç olmazsa bir kez, hiç olmazsa bu konuda, aramızdaki (zaten olmayan, zaten kendi kafamızdan icâd ettiğimiz) ayrılıkları bir tarafa bırakalım ve tüm Müslümanlar olarak, tüm kardeşler olarak, düşüncemiz, örf adetlerimiz, yerel kültürümüz, dilimiz, etnik kökenimiz, mezhebimiz ne olursa olsun, hepimiz, tüm onurlu ve erdemli insanlar olarak, Somali’deki Müslüman kardeşlerimiz için yekvücûd olalım, onlar için kenetlenelim.
Hiç olmazsa bu konuda tüm vicdanlı ve merhametli yürekler olarak “ORTAK BİR İŞ” yapalım.
Tüm ülke çapında seferberlik başlatalım. Tüm dünya çapında seferberlik başlatalım. Urumçi’den Kaşgar’dan Bakü’ye Tiflis’e, Erbil’den Diyarbakır’dan İskeçe’ye Gümülcine’ye, İstanbul’dan Edirne’den Frankfurt’a Köln’e.
Somali için yardım seferberliği başlatalım.
Efendim BM varmış, şu kadar ülke varmış, şu kuruluşlar zaten yardım topluyormuş; geçin bunları. Hepsini geçin.
Farzedin ki bu gezegende sadece Somalililer ve bir de biz yaşıyoruz. Farzedin ki bizden başka hiç kimse yok dünyada.
Biz başkalarının yapıp yapmadıklarından değil, kendi yapıp yapmadıklarımızdan sorumluyuz.
Hiç olmazsa Somali için, Somali’deki kardeşlerimiz, çocuklarımız için, aramızdaki ihtilafları, kavgaları, siyasî ve teorik çekişmeleri bir tarafa bırakalım ve hep birlikte seferber olalım.
Açlıktan ölmek üzere olan bir insanın karnını doyurmaktan, evi başına yıkılmış bir âîleye maddî yardımda bulunmaktan, yetim bir çocuğun elinden tutmaktan daha güzel ne olabilir?
Hiçbirimiz bu dünyada kalıcı değiliz, hepimiz toprağa gireceğiz, Allâh’ın huzuruna çıkacağız. Cebimize giren beş kuruşun birini bu insanlara versek ne olur?
Fâkir mi oluruz, mâhv mı oluruz, yoksa artık ömür boyu belimizi mi doğrultamayız?
Büyük bir kuraklığa maruz kalan Somali, şu anda insanî bir felâketle karşı karşıya. “Somali İçin Açlığa Karşı Eylem” adlı kuruluşun direktörü Jens Oppermann, ülkede milyonlarca çocuğun ciddî oranda yetersiz beslenmenin pençesinde olduğunu belirterek, son haftalarda durumun daha da kötüleştiğini gördüklerini, artık “insanî kriz” veya “insanî acil durum”dan değil, bir “insanî felâket”ten bahsettiklerini kaydetti. Oppermann, insanların başkent Mogadişu’ya, daha önce hiç görmedikleri bir halde geldiklerini, bazen haftalarca yürüdükten sonra insanların aklî ve fizikî olarak tükenmiş bir duruma geldiklerini söyledi. Herkese yeterince yardım sağlayacak durumda olmadıklarını belirten Oppermann, ülkede bir yılda gıda fiyatlarının % 270 oranında arttığını kaydetti. Somali’nin dışında Kenya, Etiyopya ve Cibuti, BM’ye göre son 10 yılın en kötü kuraklığı ile karşı karşıya bulunuyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yarım Fonu (UNICEF), Somali’de kuraklık nedeniyle milyonlarca çocuğun ölüme terk edildiğini, ülkede kurulan ve dünyanın en büyük sığınmacı kampı konumundaki Dadaab’a, yiyecek bulma umuduyla yüzbinlerce kişinin ulaşmaya çalıştığını, yollarda aileleri ölen veya terk edilmiş 300’den fazla çocuk bulunduğunu açıkladı.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Başkanı Antonio Guterres, kuraklıktan kaçan Somalililer’in sığındığı kampları gördükten sonra, “Bu kuraklık, dünyadaki en fecî felâket” ifadelerini kullandı. Somali, Etiyopya ve Kenya’nın buluştuğu sınırda yer alan Dadaab kampında 380 bin kişi yaşıyor. Kamptaki imkânlar Somalililer’in yiyecek ve barınak ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Mültecilerin büyük kısmı da hasta ve tedaviye muhtac.
UNICEF, Somali'de 1 milyon 250 binden fazla çocuğun açlıktan dolayı hayatî tehlikede olduğu bildirildi. Kuraklığın hayatı felç ettiği güney Somali’ye yardımın, en önemli gündemleri olduğunu da duyuran UNICEF Somali Directörü Rozanne Chorlton, “Güney Somali’nin çocukları hayatta kalabilmek için yardımlarımıza şiddetle muhtaçlar” dedi. 640 bin çocuğun yetersiz beslenmeden kaynaklanan hastalıklara yakalandığını ifade eden Chorlton, acîl yardımların ulaşmaması durumunda ölü sayısının artacağı uyarısında bulundu.
Afrika boynuzunda yer alan Somali’de son aylarda baş gösteren kuraklıklar, 12 milyon insanı hayatî tehlikeyle karşı karşıya bırakmış durumda. Öte yandan BM, son 60 yılın en şiddetli kuraklığıyla boğuşan Somali’de yüzyılın ilk kıtlık ilânını yaptı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, binlerce Somalili yiyecek ve suya kavuşma umuduyla Etyopya ve Kenya’ya doğru yol alıyor.
Son 60 yılın en ağır kuraklığını yaşayan Somali’de ülkenin yarısı açlık ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Milyonlarca insan komşu ülkelere göç etmeye çalışırken, Kenya’daki mülteci kampları tamamen dolmuş durumda. Açlık ve ölümden kaçan Somaliler’in en çok sığındıkları ülkelerin başında Kenya geliyor. Kenya’daki Dadaab Mülteci Kampları’na her gün yaklaşık 1500 kişi kabul ediliyor. Ancak kendisi de kuraklıktan etkilenen Kenya’da mülteci kampları tamamen doldu. Kampta görevli bir BM yetkilisi yaptığı açıklamada, “Tüm uluslararası yardım kuruluşlarına çağrıda bulunuyoruz. Bu insanlar açlıktan ölüyor; gıdaları, giyecekleri, barınacakları yer yok. BM, bu insanlara sadece gıda verebiliyor ancak bu da yetersiz” diye konuştu.
Yeni gelen mülteciler, boş arazide kendi imkânlarıyla hazırladıkları derme çatma çadırlarda hayatta kalmaya çalışıyor. Çadırların sert hava koşullarına karşı koyamayacak kadar yetersiz olması da yetkilileri endişelendiriyor. BM, gelen Somalili mültecilere çadır dağıtabilecek kapasiteye sahip olmadığını ifade ediyor. Kenyalı yetkililer, mülteci kamplarının dolmasının ardından ülkenin yeni gelen Somalililer’e sınırlarını kapatabileceği uyarısında bulunuyor. Bu ise, kuraklık ve açlık sebebiyle ciddî ölüm riski altında bulunan Somalililer için çok daha büyük bir tehlike mânâsına geliyor. Ayrıca BM, kamplara sığınan mültecilerin sayısının artmasıyla gıda ve su ihtiyacını karşılamakta zorlanıyor. Şu ana kadar bölgeye birçok ülkeden yardım teklifi gelirken, buna rağmen yapılan yardımlar yetersiz kalıyor.
Kenya’nın kuzeyindeki Somali sınırında yer alan Dadaab Mülteci Kampı, 5 bin hektarlık alanı kapsıyor. Mülteci sayısının ise 370 bin olduğu belirtiliyor. Bunun dünya tarihinin en büyük mülteci kampı olduğu belirtiliyor. Bölgedeki BM ekiplerinden her gün yürekleri parçalayan raporlar geliyor. Hayvanları susuzluktan telef olan Somalili mülteciler yardım bulma umuduyla Kenya ve Etiyopya’ya yaya olarak ulaşmaya çalışıyor. ANNE VE BABASINI KAYBETMİŞ ÇOCUKLAR KORKU İÇİNDE VE AÇLIKTAN BİTKİN DÜŞMÜŞ BİR ŞEKİLDE TEK BAŞLARINA YOLA DEVAM EDİYOR.
Somali’den her gün korkunç haberler alınıyor. AİLELER, ÇOCUKLARININ GÖZLERİNİN ÖNÜNDE BİRER BİRER ÖLMELERİNİ ÇARESİZLİK İÇİNDE İZLİYORLAR.
BM Somali İçin İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, ülke genelinde yaklaşık 3 milyon 700 bin insan açlıktan etkileniyor ki, bu rakam, Somali’nin toplam nüfûsunun yarısına tekabül ediyor. Bu insanların 2 milyon 800 bini ise ülkenin güneyinde yaşıyor.
Lütfen yardım ellerimizi uzatalım.
Somalili çocuklar açlıktan ölmesin. Onlar bizim çocuklarımız, bizim öz yavrularımız.
Çocuklarımızı kurtaralım.
Yorumlar