Duyuru

Vatikan’ın Kosova’da Belirginliği Artıyor

Yazılar

  /   1359   /   28 Ağustos 2014, Perşembe

 Yazdır

  

Matteo Albertini

Kosova’da Şubat 2008’de bağımsızlığın ilan edilmesinden bu yana üç yıl geçti. Nüfusunun %90’ı en azından ismen Müslüman ve Vatikan artık daha bariz şekilde, varlığını artırmak için çalışıyor. Kosova'nın nüfusunun ancak yüzde 5’i Katolik olmasına rağmen, Vatikan onlara karşı başlangıçtaki desteğini arttırdı ve Kosovalı Müslümanları dönüştürmeye yönelik bir strateji izliyor. Vatikan, Kosova’da tek başına değil, Vatikan’ın faaliyetlerini Amerikan Protestan örgütler, diğer Hıristiyan gruplar ve bazı Müslüman gruplar destekliyor. Kosova’da resmi kurumlar ve dini eğitim kurumları da Papalıkla bağlantı içerisinde. Prizren gibi İslami tarihi olan güneybatı bölgesinde yeni okulların açılması ve misyonerlik yapılması biraz kışkırtıcı.

Sembolik Yapılar

Bugüne kadarki en iddialı ve pahalı proje; Priştine’de bulunan, komşu Makedonya Üsküp’te Arnavut bir ailede doğan ünlü Kalkütalı Rahibe Teresa adına yapılan Katedraldir. Bu Katedral Kosova eski devlet başkanı tarafından, Rahibe Teresa’nın 13. ölüm yıldönümü olan 5 Eylül 2010’da açıldı. Bir Katolik olarak dünya çapındaki ünü ve gösterilen alaka, 19 Ekim 2003’te azize olmasına giden yolu hızlandırdı (Şimdi o resmen mucizevi bir azize olarak ilan edilmiştir.).

Devlet başkanı açılış töreninde Arnavut Müslümanlar ve Ortodoks Sırplar arasındaki süregelen mücadelede dinsel hoşgörünün sembolü olarak inşa edilen yapıyı övdü. Geçmişte kiliseleri, camileri ve mezarlıkları kapsayan Vandalizm, çoğu kez dini yapılara saldırılara yol açtı. Ancak, Müslüman ya da Katolik Arnavutlar arasında güçlü olan etnik milliyetçiliklerinden dolayı iyi ilişkileri vardı. Priştine Katedrali halk arasında kabul görmese de teşvik edildi: Kosova halkından işin ciddiyetindeki az sayıdaki kişi Priştine’de yeni bir lise için site olarak önerilen “Kutsal Rahibe Teresa” katedralinin inşasına itiraz etti.

Bazı protestolar, Kosova’yı Hıristiyan Avrupa’ya büyük oranda bağlamayı isteyen yetkililer tarafından yapılan anlaşmalardan Katoliklerin faydalandığını ileri süren Müslüman organizasyonlardan geldi.

Müttefikler ve Kimlikler

Bu belli bir ölçüde doğrudur: Kosova’da Katolik Arnavutlar nispeten düşük oranda olmasına rağmen hükümet uluslararası tam tanınma mücadelesinde güçlü bir müttefik ve önemli bir potansiyel olan Roma Katolik Kilisesiyle birlik oluyor. Böylece Priştine’de inşa edilen Katedral çoğunluğu Katolik olan aktörlere, son yıllarda Kosova’da yaptıkları için bir jest oluyor. Ancak farklı dinlere ait Arnavut ve Sırp kimliklerinin yıllardır temel çizgi olduğu da unutulmamalıdır. Ortodoks olmak kaçınılmaz olarak Sırp etnik grubun, Müslüman olmak da genellikle Arnavut grubun bir parçası olmak anlamına gelmektedir. Bugün Kosova’da dini mahaller ve ibadet yerleri üzerindeki anlaşmazlıklar savaş sonrası hükümet aracılığıyla çözüldü. Priştine Üniversitesi tarih profesörü Jahja Dracolli’nin son röportajında belirttiği gibi “Etnik köken dini yerlerde ve alanlarda hem değişen bir durum hem de güç dengesi olmuştur.” Bu nedenle Kosova topraklarında ölen asker ve mültecilerin mezarında “burada öldük, bu ülke bizim” yazar.

Yükselen Roma’nın Profili: Yeni Görev

Kosova’da Katolik oranı kayıtlı nüfusun %5’i olmasına rağmen, Kilise ve Papalık bir diriliş yaşadı ve ihtidaların, resmi üyelerin sayısı giderek arttı. Vatikan’ın ilgisinin kanıtı olarak; 10 Şubat tarihinde ilk kez Kosova’ya havarisel delege geldi. Papalık elçisi Slovenya devlet başkanı Juliusz Janusz. Bu Vatikan diplomasisiyle Kosova arasında ilköğretimde değişiklik kararını gösterir gibiydi. 1999 yılından bu yana, Vatikan sadece batıda Gjakove veya Prizren çevresi gibi bazı Katolik yerleşim yerlerinde varlığının güvence altına alınmasına ilişkin olarak "düşük profil" pozisyonu takip etti. Vatikan’ın bu yaklaşımı Ocak 1992’de Slovenya ve Hırvatistan’da aldığı aktivist rolüne keskin bir tezat teşkil ediyordu.

Vatikan kendi içinde tutarlı davrandı, 2008 yılında Kosova’nın bağımsızlığını tanımadı ve diplomatik temsilci göndermedi. Radyo Vatikana Direktörü Federico Lombardi’nin söylediği gibi, “Kosova’nın tek taraflı bağımsızlığı Vatikan’ın büyük bir ilgi ile takip edeceği yeni bir durum yarattı. Ama şu anda Papalık’ın milletlerarası ilişkilerde barış ve iyi davranışla ilgili ahlaki ve manevi misyon sorumluluğu öncelikli kabul ediliyor.

Vatikan Diplomasisi-Sırp Ortodoks Kilisesi İçin Önemli Noktalar Kazanıyor

Bu durumda Sırp Ortodoks Kilisesi varolan düzenin bozulmaması gerektiğini, eski zamanlarda Sırp manastırları olduğunu (Decani, Gračanica ve Pec Patrikhane gibi) belirterek, Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkıyor. Kardinal Walter Kasper (Hıristiyan birliğinin tanıtımına yönelik konseyin başkanı) 13 Nisan 2010 tarihli Katolik haber ajansı Kathpresle ropörtajında açıkça Kosova Katolik Kilisesinin durumunu teyit etti: “Tabii ki biz Kosova için ağır bir yara ve Sırp Ortodoks Kilisesi için zahmetli olduğunu biliyoruz. Sırp Ortodoksluğunun beşiğinin ve merkezinin Kosova olduğunu biliyoruz. Biz bunun göz önünde bulundurulmasını istiyoruz.” dedi.

Bu nedenle Kosova’nın ihtiyacı olan yeni havarisel delegenin diplomatik nitelikte değil ama pastoral ihtiyaçların karşılanması için ihtiyaca cevap veren bir nota takip eden, güvenilir bir Katolik olması gerekir. Papalık, elçi olarak Janusz’un atanmasının Papalık ve Kosova devleti arasındaki ilişkilerin değişikliği anlamına gelmediğini belirtti. Bu bildirinin iki kilise arasındaki ilişkileri sağlamlaştırıp taviz vermemek için açıklandığını söyledi.

Papalık Elçisi ile Tanışma

Kosova için yeni atanan Slovenya devlet başkanı havarisel temsilci Juliusz Janusz Papalık elçisi olarak görev yapmaktadır. Balkan konularında oldukça uzman olan Monsenyör Janusz, karmaşık durumların Vatikan uzmanı olarak tarif edilebilir. Ruanda Papalık elçisi olan bu kişi, 25 Mart 1995’de, Katolik hiyerarşisini korumak, savaş suçlularına yardım etmek ve suçluları korumakla suçlandı. Daha sonra, 26 Eylül 1998 tarihinde Monsenyör Janusz, Papalık diplomasisi için kilit ülke olan Mozambik’e Papalık elçisi olarak atandı. Mozambik’te sosyalist Frelimo Partisi ve anti-komünist Renamo Partisi (Rodezya ve Güney Afrika tarafından desteklenen) arasındaki müzakereler resmi Katolik Cemaati olan Saint Egidio’nun merkezinde yapıldı. Papalık elçisi Janusz uzun süre Saint Egidio ile birlikte çalıştı, Kosova’da kapsamlı operasyonlar yaptı. Genel olarak, Kosova’nın farklı ve zor durumlarıyla karşı karşıya kalıp deneyim kazandığından; o, büyük bir diplomat olarak kabul edilir.

Hedef Pazar – Kosovalı Müslümanlar

Müslümanlara göre Sırplar’ın azınlık olduğu Kosova’da, Sırpların endişelerinden başka, Vatikan’ın çıkarları söz konusudur. 2008 yılında Papa XVI. Benedict kampanyasına başlamadan, “Avrupa’nın Hıristiyan köklerini bulmak için” adında daha geniş kapsamlı bir proje başlattı. O zamandan bu yana, etnik Arnavut Katolik psikopos Dodé Gjergji, özellikle Müslümanların Katolik inanca dönüşümü konusuna yoğunlaşmıştır. Gjergji Nisan 2008’de Brüksel’de Avrupa Demokrat Partisinin kongresi sırasında, Avrupa Birliği ve Vatikan bakış açısını Sırbistan’a karşı desteklemek için Kosova’ya gittiğini, ilçenin yeni “kültürel vaftiz” için gerekli olduğunu belirtti. Kosova doğumlu Gjergji bundan önce, Arnavutluk’a komşu Roma Katolik Psikoposluk bölgesinde havarisel yönetici olarak hizmet verdi. Ertesi yıl, Kosova’da Prizren Psikoposluk Bölgesine psikopos olarak seçildi. İşin İlginç tarafı, psikopos, 1989 yılında Üsküp’te iken erkenden rahiplik kariyerine başlamıştı.

Gidişatı değiştirmek

Birçok kavimden oluşan güçlü bir Müslüman hiyerarşisinin olmayışı ve İslam’ın önemli bir alan olarak görülmemesi Kosova devletini son derece yetersiz kılar ve kültürel ve sosyal hayatta Katolik Kilisesinin bazı alanlarda “işgaline” neden olabilir: Bunlar; sosyal yardım, eğitim ve cemaat yapılanmalarıdır.

Kosova’da Katolik kuruluş ve okullar, Arnavutlar arasında iyi bilinen bir geleneği yenileyerek, “Saklanan Hıristiyanlar”, Kripto Hıristiyan” ya da Arnavutça “laraman” (iki renkli anlamında) toparlanıyor. Müslüman Türk millet sisteminin verdiği avantajlar sayesinde İslam yüzyıllar boyunca dönüştürülür ve fakat evde, İslami olmayan uygulamalar korunur.

Dracolli 30 Aralık 2008’de yayımlanan, Ekonomist dergisine verdiği röportajda; Arnavutlar için “dinin her zaman ikinci sırada geldiğinin” altını çizdi: O, onları eski dinlerine çevirmek için “Avrupa-Amerikan çizgisinin” bir parçası olduklarına inandırdıklarını söyledi.

Tartışılabilir olsa da, Arnavutların beş asır önce Katolik olduklarının niye açıklanmadığı, İslam’dan Katolikliğe dönüştürmede sıklıkla söylenen gerekçedir. 28 Eylül 2008 tarihli Reuters raporunda, Katolikliği seçen Arnavutların Batı ülkelerinin Müslümanları sevmediği, Batı’nın destek, proje ve yatırımlarında Katolik inancını tercih ettiğini söyledikleri yer aldı.

Bu din değiştirme isteğinde çok önemli bir nokta, “Kripto Katolik” güzergahın kısmen bir yeni gelenek olduğu, “kimlik vaftizi”’nden daha çok “kültürel vaftiz”’e ihtiyaç olduğudur.

Bugün Kosova Katolik Kilisesi tarafından yürütülen din değiştirtme çalışması bir zevk değil, Batılı bir dünyanın parçası olmak veya sevilmeyen din ailesinin bir üyesi olmaktan çıkmak demektir. Verimlilik ve sosyal-insanilik ancak Katoliklikle gösterilebilir.

Ekonomik ve sosyal sorunları için yardım arayan bazı Müslüman ailelerin buldukları İslami topluluklar (aşırı ya da fundamentalist diye) suçlanarak, bu problemler güçlü Katolik kuruluşlara doğru çevrildi. Onlar sayesinde yardım alanlar ve Katolikliği kabul edenler, sağlık, temizlik ve eğitim alanlarında bu dinin temel ihtiyaçlara cevap verdiğini söylediler.

Bu açıdan bakıldığında, Kosova’da dini dönüşüm, sembolik veya kültürel değil, rasyonel veya ekonomik görünüyor. Ancak altında başka bir şey daha var: Katolik odaklı İtalyan Avvenire gazetesinin son yazısında, günlük yaşamda Katolik ve Müslümanlar arasındaki ilişkilerin resmi düzeyde göründüğü kadar düzgün olmadığından bahsediliyor. Bir örnekle, hala dinler arası evlilikler çok ailede kınanır. Böylece; Katolik inancına artan dönüşümler, gelecekte Kosovalılar arasında derin mücadelelere yol açabilecektir.

Kosova’da Vatikan: Gelecekte Daha Aktif Bir Rol mü?

Nitekim Katolik Kilisesi dönüşümün giderek artacağını garanti edecek ve böylece Vatikan’ın daha derin katılımı gerekecektir. Papalık elçisi olarak atanan havarisel delege Janusz, Vatikan’ın bir rol almak için hazır olduğunu ifade etti: Vatikan’ın Kosova’ya yönelik artan bir ilgi göstermesi, yakın bir gelecekte, resmen bir diplomatik tanınma olmasa bile, Vatikan ve Kosova hükümeti arasındaki ilişkiyi değiştirecektir.

http://www.balkanalysis.com/kosovo/2011/04/14/the-vatican%E2%80%99s-growing-prominence-in-kosovo

Yazar Milan, İtalya’da yerleşik bir araştırmacıdır ve doktorasını “Yugoslavya Milliyetçiliği’nin Sosyal ve Kültürel Kurumları” konulu tezi ile tamamlamıştır.

Balkanalysis sitesinde yayımlanan bu yazıyı Dünyaya Yeni Söz Gazetesi için İngilizce’den Arzu Besiri tercüme etti.

  

Yorumlar