Duyuru

Sırbistan yine kaybetti

  /   4197   /   28 Ağustos 2014, Perşembe

 Yazdır

  


Ayhan Demir / Yeni Akit

ayhan_demir@hotmail.com

Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesinin üzerinden üç yılı aşkın bir süre geçti. Bu süre zarfında 85 ülke tarafından tanınmış olsa da, Sırbistan bu durumu kabule yanaşmıyor. Belgrad yönetimi, uluslararası kuruluşlara üye olması, telefon kodu alması, ticaret yapması ve serbest seyahat hakkı gibi birçok konuda Kosova’ya engel oluyor.

Sırbistan’ın, Priştine yönetimin tanınmaması gayreti, AB ve ABD’nin birçok karşı hamlesine maruz kalıyor. Washington ve Brüksel, Sırp katiller Ratko Mladiç ve Goran Haciç’in teslim edilmesini “büyük bir adım” olarak kabul etse de, Sırbistan’ın AB üyeliğini “Kosova ile iyi ilişkiler kurması” şartına bağlıyor.

Belgrad’ın, AB hatırına kabul ettiği ilk Priştine görüşmesi, 8 Mart’ta, Brüksel’de gerçekleşti. Görüşme sonrasında imzalanan ilk taslak anlaşmaya göre; Kosova kimliği ya da sürücü belgesine sahip olan Kosovalılar, Sırp polisinin vereceği özel bir belgeyle Sırbistan’a girebilecek. Kosova armalı plakaya sahip olan araç sürücüleri, Sırp polisinin vereceği geçici araç plakayla Sırbistan’a giriş yapabilecekler.

İki ülke arasında çözüm bekleyen konulardan bir diğeri de gümrük damgası. Sırbistan, bağımsızlığını ilan ettiği günden beri, Kosova’nın ihracat ürünlerine ambargo uyguluyor. Kosova da, Sırbistan’dan gelen ürünlere kısıtlama getirerek, bu ambargoya cevap veriyor. Fakat Kosova’daki sınır kapılarını kontrol eden AB’nin hukuk misyonu EULEX, bu yasağın uygulamada oldukça isteksizdi.

Sırbistan malları, hiçbir kontrol ve denetime tabi olmaksızın Kosova’ya giriş yapıyor. Bu sebeple, kaçakçılık, Kuzey Kosova’da yaşayan pek çok Sırp için en kazançlı gelir kaynağı. Kosova ekonomisine önemli zararlar veren bu sorunu çözmeye yönelik görüşmelerin, 20 Temmuz’da yapılması planlanıyordu. Ancak bu görüşme iptal edildi. Bunun üzerine Priştine yönetimi, ROSU isimli Özel Polis Gücü’nü Yerince ve Brnyak sınır kapılarına gönderdi. AB ve ABD, uluslararası kurumlardan habersiz harekete geçmesi sebebiyle Priştine’yi eleştirseler de, bu girişimi desteklediler.

Kosova’nın kuzeyinde, birçoğu aşırı milliyetçi, 60 bin Sırp yaşıyor. Bu Sırplar, Kosova’nın bağımsızlığını tanımazken, Belgrad’a bağlılıklarını devam ettiriyorlar. Her ne kadar Kosova Anayasası, Kuzey Kosova’yı ülke toprakları içinde gösterse de, hükümetin pek fazla yaptırım gücü bulunmuyor.

Kuzey Kosova’daki Sırplar, Priştine lehine her türlü girişime ayak diriyorlar. Sırbistan sınırına giden yollara kurulan barikatlar ve sınır karakollarının ateşe verilmesi bu ayak diremenin açık örnekleri. Etnik Sırplar, düzenledikleri keskin nişancı saldırı neticesinde bir polis memurunun hayatını kaybetmesine sebep olarak, Sırp şiddeti adına yeni bir örnek daha vermiş oldular.

Kuzey Kosova’da, Kosova polis güçleri konusunda yaşanan anlaşmazlığın artarak devam üzerine bölgedeki NATO Barış Gücü KFOR’a bağlı askerler, her iki geçiş noktasında konuşlandılar. Ayrıca bölgede bulunan altı bin KFOR askerine ilaveten yedi yüz kişilik ek bir tabur da gönderildi.

Günlerce devam eden olayların ardından, Brüksel’de gerçekleştirilen, Belgrad-Priştine görüşmesi neticesinde; gümrük damgalarında, hiçbir ek işaret olmaksızın, “Kosova Gümrüğü” ifadesinin yer alması hususunda anlaşıldı. Görüşmelerde kadastro kayıtları konusu da gündeme alındı. Meşru mülkiyet haklarının korunması adına Kosova’da bir kadastro idaresi kurulması kararlaştırıldı.

Kosova gümrük damgasının kabul edilmesi, bir anlamda Kosova gümrüğü ve Arnavut sınır polisinin de kabulü anlamına geliyor. Ancak bu gümrük krizi Sırbistan’a pahalıya mal oldu. Sırbistan Ticaret Odası verilerine göre, ithalat yasağı sebebiyle, Temmuz ayı sonundan bugüne kadar geçen sürede uğradığı zarar yaklaşık 45 milyon Euro.

Ne var ki Belgrad, hala oyunu kaybettiğini kabullenmeye yanaşmıyor. Tek amacı eski statükoyu korumak ve uzun vadede Kosova’yı bölmek. Ancak bu senaryonun gerçekleşme ihtimali neredeyse sıfır. Belgrad yönetimi kafasını kumdan kaldırıp, Priştine’de, Zagrep’te, Saraybosna’da, Tiran’da, Podgorica’da, Üsküp’te ve Lyublyana’da kabul göremedikçe, Washington ve Brüksel’de de kabul göremeyeceğini anlamalı. Sırbistan, Kosova’nın bölünmesi fikrinden vazgeçerek, Ahtisaari Planı’nın Kuzey Kosova’da uygulanmasına fırsat vermeli. Anlamsız “Kosova ve Avrupa” sloganında ısrar etmek, uzun zaman önce kaybettiği Kosova gibi, Avrupa Birliği’nin de kayıplar hanesine yazılmasına sebep olabilir.

YENİ AKİT GAZETESİ

20.12.2011

  

Yorumlar