Türkiye, BM'nin son günlerde aldığı bir karar doğrultusunda terörizmin finansmanının önlenmesine yönelik karalistesini güncellemek suretiyle, terörist grupların finansman musluklarını kapatma yönündeki kararlılığını gösteriyor.
Hükümet, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin El Kaide ile bağlantılı bireyleri ve tüzel kişilikleri yaptırıma bağlayan bir kararının ardından altı kişiyi terörist karalistesine ekledi.
Türkiye'nin aldığı bu karar, Bakanlar Kurulu'na götürüldü ve Resmi Gazete'de 24 Ağustos günü yayımlanarak yürürlüğe girdi. Terörist odaklarla bağlantıları olmakla suçlanan altı kişiye uluslararası seyahat yasağı getirilecek, varlıkları dondurulacak ve silah ambargosuna maruz bırakılacak.
Listede, IŞİD'in resmi sözcüsü Abu Muhammad al-Adnani de var ki, kendisi Birleşmiş Milletler'in karalistesinde "IŞİD'in en etkili emirlerinden biri" olarak nitelendiriliyor. Listedeki diğer kişiler ise büyük oranda yabancı savaşçıları örgüte çeken kişiler ve El Kaide'nin finansörleri.
Gaziantep'te bulunan Zirve Üniversitesi'nde güvenlik uzmanı Bezen Balamir Coşkun'a göre, hükümetin El Kaide ile bağlantılı bireylerin varlıklarını dondurma yönündeki son kararı, uluslararası düzeyde terörizmle mücadele çabalarına yönelik taahhüdünü gösteriyor.
SES Türkiye'ye konuşan Coşkun, "Türkiye'nin IŞİD'e verdiği lojistik destek konusundaki iddialara ve Türkiye'nin farklı kentlerinde IŞİD unsurlarının varlığına dair istihbarat raporlarına bakılırsa, Türkiye'nin bölgede istikrarı bozan terörist gruplara karşı kararlılığını kanıtlaması gerekiyor. Terör gruplarıyla bağlantılı üçüncü ülke vatandaşlarının varlıklarının dondurulmasının yanı sıra, Türk hükümetinin Türkiye toprakları üzerinden giden her türlü terör grubunun para musluklarını da kesmesi gerekiyor" dedi.
Coşkun'a göre, Türkiye'nin güçlü ordusu ve istihbarat örgütü ülkeyi değerli bir ortak haline getiriyor.
Coşkun, "Türkiye'nin, Uluslararası topluluğun Orta Doğu'daki radikal unsurların yaygınlaşmasına karşı mücadelesini destekleyecek kapasitesi ve yeteneği bulunuyor" dedi.
Polis Akademisi'nde uluslararası güvenlik uzmanı olan Alper Sözer ise, karalisteye almanın önemli bir adım olduğunu, ancak Türkiye'nin halen Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) öngördüğü yükümlülüklerin gerisinde kaldığını belirtiyor.
FATF, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün desteklediği, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadeleye yönelik önlemleri teşvik eden, hükümetler arası bir kurum. Türkiye, 1991 yılından beri FATF'nin bir üyesi. Görev gücü, terörizmin finansmanını durdurmak üzere alınan önlemlerin uygulanmasını yerinde denetliyor ve eksiklikleri tespit ediyor.
SES Türkiye'ye konuşan Sözer, "Son yıllarda FATF'nin ısrarlarına rağmen Türkiye'nin çıkarmış olduğu terörün finansmanına dair kanun, FATF kriterlerini tam olarak karşılamamakta ve Türkiye her defasında, İran'ın içinde bulunduğu karalisteye alınma tehdidi ile karşı karşıya kalmaktadır. Günün sonunda karşımızda yeni yasa ile ancak gri listede kalabilen bir Türkiye var" diye belirtiyor.
Türkiye, halihazırda FATF'nin gri listesinde bulunan tek NATO ülkesi; keza ülke, İranlı altın tüccarlarıyla, uluslararası yaptırımlar sistemi altında belirlenen bazı kişilerle ve Suriye'deki El Kaide odaklarıyla olduğu iddia edilen bağlarından dolayı görev gücü tarafından eleştiriliyor.
Gri listede, FATF tarafından "eksikleri tamamlamak üzere FATF ile birlikte geliştirilen bir eylem planına uygun davranmayan veya eksikleri gidermede yeterince ilerleme kaydetmeyen, stratejik kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele alanında noksanları bulunan mevzuatlara sahip olduğu tespit edilen" ülkeler yer alıyor.
Sözer, Türkiye'nin diğer ülkelerle işbirliğini güçlendirmek üzere yapıcı adımlar atması, BM üye ülkelerinin de topraklarındaki terörist gruplara verdikleri desteği sonlandırmaları yönünde Türkiye'nin çağrılarına yanıt vermesi gerektiğini sözlerine ekliyor.
Sözer, "Suriye ve Irak'ta çatışmaya giren gruplar özellikle IŞID petrol bölgelerinin bir kısmını kontrol etmekte ve buradan çıkan petrolü satarak finans sağlamaktadır. Bu petrolün alıcısı veya transfer edicisi olmaktan şiddetle kaçınılmalıdır" diyor.
SES Türkiye'nin AK Parti Diyarbakır milletvekili Cuma İçten'e yorumlarını almak üzere ulaşma çabaları yanıtsız kaldı.
Hükümet, terörizmin finansmanı konusunda yumuşak davrandığı yönündeki iddiaları sürekli reddetti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Anadolu Ajansı'na verdiği bir mülakatta, Türkiye'nin kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele konusunda güçlü bir irade sergilediğini belirtmişti.
Şimşek, "FATF tarafından bu çabalar takdir edilmiştir. En önemlisi de Türkiye'nin uluslararası finansal sistemdeki öngörülebilirliği pekişmiştir. Bu çerçevede FATF'ye tam uyum yönünde çabalarımız devam edecektir. En kısa sürede Türkiye, tam uyum sağlayan ülkeler arasında hak ettiği yeri alacaktır" ifadelerini kullanmıştı.
Merkezi Ankara'da bulunan düşünce kuruluşu TEPAV'da güvenlik analisti olan Nihat Ali Özcan SES Türkiye'ye yaptığı açıklamada, ekonominin denetlenmesinin, terörizmle mücadelenin önemli bir unsuru olduğunu belirtti. Özcan'a göre: "Avrupa ülkelerinin ekonomileriyle kıyaslandığında Türkiye'nin kayıt dışı ekonomisi halen çok yüksek düzeylerde, neredeyse yüzde 30'lara ulaşmış durumda; bu durum da terörist grupların uyuşturucu veya petrol kaçakçılığı ve insan ticareti gibi faaliyetler yoluyla kendi finansmanlarını bulmaları için bir fırsat yaratıyor."
Özcan ayrıca yardım kuruluşlarının, gönderilen insani yardımın terörist grupların eline geçmediğinden emin olmaları gerektiğini de kaydediyor.
Özcan, "Türkiye üzerinden bölgeye akan insani yardım bile orada teröristlerin finansmanı için kullanılabilir, çünkü yardımın doğru kişilere erişip erişmediğinden hiçbir zaman tam anlamıyla emin olamazsınız" diyor.
Yorumlar