Kosova’nın bağımsızlık görüşmelerini sürdürdüğü günlerde Türkiye’deki yaşayan Kosovalı vatandaşlarımızın hazırladığı bir internet sitesi de, “Kosova halkının en temel meselesi nedir” sorusuna cevap arayan bir anket düzenliyordu. Beş altı seçenekli ankette ben “Din ve ahlâk” maddesini işaretlemiştim. Anket sonuçlarını gördüğümde ise çok net bir şaşkınlık yaşamıştım. Anket katılımcılarının büyük bir çoğunluğuna göre Kosova’nın en temel sorunu bağımsızlıktı. Ardından ekonomi, sağlık ve eğitim gibi meseleler geliyordu. Din ve ahlâk meselesi ise çok alt sıralarda yer bulabilmişti.
Anketin üzerinden aylar geçti. Kosova, 17 Şubat günü Kosova Meclisi’nde aldığı bir kararla bağımsızlığını ilan etti. Kosova, bayrağı, Devlet Başkanı, Başbakanı ve büyük çoğunluğu Avrupa’dan olmak üzere onlarca tanıyanı olan bir devlet olmayı başardı. Bir başka ifade ile anket katılımcılarının büyük çoğunluğu için Kosova halkının en temel mesele olan bağımsızlığa ulaşılmış oldu. Peki, gerçekten Kosova halkının en temel meselesi bu muydu ve gerçekten Kosova halkının en temel meselesi çözüme kavuştu mu?
17 Şubat günü resmi bağımsızlığını ilan eden Kosova için bu tarih fiili anlamda bağımsızlık için son değil, ilk adımdı. Kosova halkının önündeki asıl öncelikli mesele olan din, kültür ve ahlâk, daha sonra ekonomi, sağlık ve eğitim çözüme kavuşturulmadan bağımsızlık ilanı tabeladan öte gitmeyecektir. Nitekim bunun en somut örneklerinden birini bölgede uzun zamandır faaliyet gösteren misyoner faaliyetleri zincirine Vatikan’ın da iştirak etmesiyle yaşanıyor. Ortodoks Sırpların daimi destekçisi olan, Rus basınında da bu iddiaları doğrulayan birçok haberler yer alıyor. Bu haberlere göre Vatikan, Kosova’daki Müslümanları Katolikleştirme planını uygulamaya başladı. Örneğin, Kosova medyasının aktardığı ve Rusya’nın Profil dergisinde yayınlanan bir habere göre, Vatikan misyonerlerinin, Kosova’da Müslümanları Katolikleştirmek için çeşitli etkinlikler yürüttüğü belirtiliyor. Katolik dünyası için önemli bir gün olan “Yeniden Diriliş” gününde, Kosova Katolik Kilisesi Piskoposu Dode Gjergji’nin “Kosova Müslümanlarının, İslâmlaştırılmış Katolikler olduklarını ve zamanında zorla dinlerinin değiştirildiği” sözleri de haberin doğruluğunu kuvvetlendiriyor.
Aslına bakarsanız Kosova’daki misyonerlik faaliyetleri hiç de yeni değil. Yıllardır sürdürdüğü bağımsızlık arayışına sonunda kavuşan Kosova’da misyonerler de uzun zamandır faaliyet gösteriyor. Dünyanın her yerinden gelen misyonerler, % 90 oranında Müslüman olan Kosova’yı ev ev, kapı kapı dolaşarak Hıristiyanlıkla alakalı el ilanları ve broşürler dağıtıyorlar. Öyle ki, Kosova’da, misyonerlerin, kapısını çalmadığı evin kalmadığı, hatta ülkenin ikinci kez baştan aşağı tarandığı söylenmektedir.
Kosova nüfusunun % 52,5 gibi büyük bir çoğunluğu 18 yaş ve altı gençlerden oluşuyor. Bir başka ifadeyle bugün Kosova büyük bir “çocuk yuvası” görünümdedir. Kosova’daki genç kızların çoğu Amerika başta olmak üzere UNMIK askerleri ile evlenmek için can atıyor. Batılılar, Kosova’yı gayri ahlâki işlerin merkezi haline getirmek için yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Eğer bu gençlere iyi bir eğitim verilir ve ahlâki değerler ile donatılırsa, Kosova gelecekte inanılmaz başarılara imza atabilir. Ancak aksi olur da, bu gençlik ahlâki değerlerden uzaklaşmaya devam ederse, Allah korusun, Kosova halkı için sonuç tam bir felaket olabilir.
Bugün Kosova’da, hem ahlâki hem de ekonomik temelli bir sorun olan, rüşvet de çok yaygın halde bulunuyor. Ayrıca Kosova sokaklarında dolaştığınızda Mercedes Jeep ile at arabasını sıklıkla yan yana görmeniz mümkündür. Bunun en önemli sebebi Kosova nüfusunun büyük çoğunluğunun geçimini, Almanya ya da İsviçre’de çalışan, bir aile üyesinin üzerinden sağlıyor olmasıdır. Ailede bir kişi çalışıyor ve geri kalanlarının geçimini sağlıyor. Kosova’daki her Arnavut’un evinde mutlaka bir Kosova bir de Amerikan bayrağı bulunuyor. Yeni bir ev inşa eden her Arnavut Kosova bayrağı ile birlikte ABD bayrağını da evinin çatısına asıyor. Bunun en önemli sebebi “ABD’nin 1999’da Sırpların düzenlediği katliamları durdurmak için NATO harekâtı düzenlenmesine öncülük etmiş olmasıdır.” Ancak Kosovalı Arnavutların gözden kaçırdığı en önemli nokta Sırplara katliama girişme cesaretini verenler ile “katliamın durdurulmasını sağlayanların” aynı kişiler olmasıdır. Yine aynı şekilde, % 90 oranında Müslüman olan, Kosova halkının din değiştirmesi için ev ev, kapı kapı dolaşan misyonerleri finanse edenler de aynı kişilerdir.
Bir toplumun esas gücü öncelikle yüksek ahlâk değerleridir. Ahlâk değerleri olmadan sahip olunacak bayrak, marş ya da sınırlar devleti sömürge olmaktan daha ileriye götürmeyecektir. UÇK eski komutanlarından Başbakan Haşim Thaçi başta olmak üzere, tüm Kosovalı yöneticiler için asıl bağımsızlık çalışması 17 Şubat günü başlamıştır. Kosova halkı ve yöneticileri kuklalar kadar ve hatta daha fazla kuklacılardan kaçınmak zorundadır.
Biliyorum bu yazı birçok kişinin canını sıkacaktır. Ancak dost acı söyler. Kardeşlik vazifemiz tehlikeyi işaret etmemizi gerektiriyor. Umarız, Kosova tam bağımsız ve gelişmiş bir Müslüman devlet olarak tarih sahnesindeki yerini alır ve bunu muhafaza etmeyi başarabilir.
Yorumlar