Duyuru

Tahir Zeynelhasani ve Balkan Dostluğu

  /   7835   /   01 Ocak 2014, Çarşamba

 Yazdır

  

 

 

ibrahim@selamet.com

 

İstanbullu işadamı Yunus Torpil’in daveti üzerine geçen hafta sonu Oylat Kaplıcaları- Çağlayan Otel’de yapılan Balkan  Müslümanları Dostluk Grubu Toplantısına  iştirak ettim.www.muslumanarnavutluk.com/default.asp

 

Ankara, Bursa, İstanbul, Konya ve Sakarya’da yüksek öğrenim gören Balkan kökenli misafir öğrencilerin tanışıp kaynaştığı toplantı iki gün sürdü. Arnavutluk, Kosova, Presheva ve Makedonya’dan ülkemize gelen misafir öğrencilere ev sahipliği yapmak birçok açıdan önemli.

 

Türkiye’nin çeşitli fakültelerinde okuyan, doktora ve master yapan bu öğrenciler birkaç yıl sonra ülkelerine döndüklerinde yapacakları çalışmalarda ve alacakları görevlerde Türkiye dostu olacaklardır. Ya da en azından Türkiye’ye önyargı ile yaklaşmayacaklardır.

 

Bursa Uludağ Üniversitesinde 158 Balkan kökenli öğrenci olduğunu öğrendim. Sayı ilgimi çekti.

 

Sakarya Üniversitesinde okuyan Balkan kökenli öğrencilerin sayısı nedense çok az. Sakarya Üniversitesi bu işe el atsa da, Balkan kökenli öğrenci kontenjanı arttırılsa ne iyi olurdu.

 

“Shoqata Kulturore ARDHMERİA- İstikbal Kültür Derneği” Başkanı Tahir ZEYNELHASANİ otelin toplantı salonunda bir konferans verdi. Hitabet ve konuya hâkimiyetiyle katılımcıları oldukça etkileyen Tahir Bey; Yemen İslami İlimler Fakültesini bitirmiş. Vakfın Başkanlığını yürüten Tahir Hoca ile gecenin ilerleyen zaman diliminde baş başa sohbet etme imkânı buldum. Kendisini tanımaktan onur duyduğum bu güzel insanın vakar izzet ve tevekkülü beni etkiledi. Böyle güzel insanlara destek olmak Türk dış politikasının önceliklerinden olmalıdır.

 

Ardhmeria Vakfı 2001 yılında Arnavutluk Başkenti Tiran’da kurulmuş. Debar ve İşkodra’da şubeleri bulunuyor. İslam ruhuna ait topraklarda vakıf kültürünün yeniden yeşermeye başladığını söyleyen Başkanın samimiyet ve ihlâsı her halinden belli oluyor.

 

İnsana yüklenen “Halife” sıfatının mahiyeti üzerinde dururken asıl problemin dışarıda değil içeride olduğunu söylüyor. Vatikan’ın ne yaptığından önce biz kendimizi değiştirmeliyiz. Halkımız önce bize inanmalı, bize güvenmeli diyerek özeleştiri yaptı. Kendi imkânlarıyla 120 öğrenciye burs veren vakfın Başkanı Tahir Zeynelhasani; ilkesel olarak kimseden yardım talep etmediklerini söyledi. Bereket kavramının altını çizerken özellikle Türkiye’den destek beklediğini ifade etti.

 

Türkiye’yi nasıl gördüklerini ve halkımıza vermek istediği mesajı sorduğumda verdiği cevap kardeşlik bağlarımızın ne kadar derinlerde olduğunun ispatı gibiydi. “ Türkiye’deki Müslümanlar bizleri unutmasınlar. Çünkü bir onların evlatları mesabesindeyiz. Türkiye ile Arnavutluk arasında tercih yapmam gerekirse, Türkiye’nin kuvvetlenmesini, ayağa kalmasını isterim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Arnavutluk Halkı kendi Cumhurbaşkanlarını seçiyormuş gibi ilgi ve merakla izlediler. Arnavutluğun geleceğinde ben her zaman Türkiye’yi savunacağım. Türkiye güçsüz olursa Balkanlarda yaşayan Müslüman halklar sizlere yardım edemeyiz. Türkiye güçlü olursa hepimize yardım eder.

 

Balkan ülkelerinde yaşayan bizler için Türkiye’nin durumu şuna benzer. Bir kız evlendiğinde baba ocağından ayrılıp, kocasının evine gider. Baba evi zengin, fakir iyi veya kötü de olsa hiçbir zaman o kız baba evini kötülemez. Baba evinden her zaman saygıyla bahseder. Baba evine kalmaya gidince kendini bir gelin bir yabancı gibi değil o eve ait bir parça gibi görür. İşte Türkiye bizim için böyledir. Türkiye bizim baba ocağımızdır, Evimizdir.   

 

Tekirdağ Valiliği, Türk Asya Stratejik Araştırma Merkezi (TASAM) ve Namık Kemal Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği "Uluslararası Balkan Kongresi" için ülkemize gelen Forumi Musliman i Shqiperise (Arnavutluk Müslüman Forumu) sözcüsü Olsi JAZEXHİ, toplantımıza iştirak etti. Konuşmasında özellikle Vatikan merkezli Katolik dünyasının Arnavutlukta yaptığı propaganda faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

 

Arnavutluk Müslümanları adına kamuoyu oluşturmaya çalışan Müslüman Forumu sözcüsü; Arnavutluk Sosyalist Parti milletvekili Ben Blushi’nin yazmış olduğu “Te Jetosh ne ishull” adlı romanında İslam’a ve Müslümanlara hakaret içeren ifadeler kullanmasını kınadı.  

 

Konuşmasının sonunda Yunanistan’ın isimlerini değiştirerek vaftiz olmaları karşılığında Müslüman Arnavutlara maaş bağladığı iddiası ilgimi çekti.

 

Türkiye’nin tarihi ağırlığı ve Arnavutluk ülkesinin Türkiye sevdası, Yunanistan’ın yayılmacı emellerini bastırdığına inanıyorum. Yunanistan’ın komşuları olan Makedonya ve Arnavutluk üzerinde ekonomik ve siyasi hâkimiyet kurması; Müslüman halklar için bir kıskaç haline dönüşebilir. (Türkiye olmasaydı, Yunanistan bizi yok ederdi) düşüncesi Müslüman Arnavutların ifadesidir.

 

Böylece “Türkiye bizim baba ocağımızdır” ifadesi daha iyi anlaşılmış olur. Güçlü bir Türkiye Balkanlarda yaşayan soydaş ve dindaşlarımızın en büyük hayalidir.

 

Safları sıklaştırmanın tam zamanıdır.

 

Yeni Sakarya Gazetesi, 05 Mayıs 2008 

  

Yorumlar