Bugün, siyasetin dar ve karanlık sokaklarından çıkıp, edebiyat konuşalım.
Şairler, yazarlar ve ressamlar, siyasi görüşleriyle değil, eserleriyle ön planda olmalılar. Bir başka ifadeyle, ilişkileri ile değil, işleri ile gündeme gelmeliler. Ancak böyle olmadığı çok açık.
Türkiye’de, Bosna edebiyatından bahsedilince, ilk akla gelen Meşa Selimoviç ya da İvo Andriç oluyor. Bosna-Hersek’te, Türk edebiyatından bahsedilince de, Orhan Pamuk akla geliyor.
Ne gariptir ki, Drina Köprüsü isimli romanında açık bir Osmanlı ve Müslüman düşmanlığı yapan İvo Andriç, karşılığında 1961 yılında, Nobel Edebiyat Ödülü almıştı.
Aynı şekilde, İsviçre’de bir gazeteye “Bu topraklarda 30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü” beyanatı veren Orhan Pamuk da, 2006 yılında, Nobel Edebiyat Ödülü aldı.
Buna karşılık Boşnak ve Türk edebiyatının ‘milli’ kalemleri, eserlerini gündeme getirecek imkânlardan yoksunlar. Bu sebeple; ne Türkler Bosna Hersek edebiyatını, ne de Bosnalılar Türk edebiyatını tanımıyorlar.
Şükürler olsun ki, ara sıra, bu gidişe dur diyen adımlar da atılıyor. Boşnak yazar Selma Fazliç’in Kiraz Lekesi isimli eseri bunlardan bir tanesi.
Kiraz Lekesi, ilk olarak 2002 yılında Bosna-Hersek’te, Bakiye’den Esince (Kad zapuse bakijas) ismiyle yayınlanmış. Ardından, 2004 yılında, ikinci baskıyı yapmış.
Saraybosna’da Kâbus isimli eseriyle Bosna Hersek Yazarlar Birliği Yılın Kitabı Ödülü kazanan Zlatko Topçiç’in de övgüyle bahsettiği Fazliç’in bu eseri, bir oturuşta okunacak türden.
Bosna Savaşı ve sonrasındaki hayata dair önemli kesitler sunan kitabın orijinalinde, 22 şiir ve 12 hikâye var. Ancak Kiraz Lekesi’nde, sadece dokuz kısa hikâye var.
Kiraz Lekesi’nin, oldukça sade ve geleneksel bir dili var. Ayrıca, Saraybosna ve Mostar şehirlerinin yanı sıra, Boşnak kültürüne ait birçok bilinmeyen, bu eserin satır aralarına serpiştirilmiş.
Kiraz Lekesi’nin ilk hikâyesi Aişa, eşi Sırp Çentikler ile savaşmaya giden bir kadının; küçük çocuğuyla birlikte verdiği, hayat mücadelesinin bir gününü anlatıyor. Her sabah “acaba bugünde yaşayabilecek miyiz?” sorusunu soran Aişa’nın, tek dayanağı vardır: “Allah en büyüktür ve duaları kabul eder.” [Sayfa 16]
Anneanneme isimli ikinci hikâye, Mostar’da yaşayan ve sekizinci doğum gününde anneannesi vefat eden, bir kız çocuğunun ölümü idrak etme çabasını anlatıyor.
Kitabın üçüncü hikâyesi olan Bahçe, Bosna-Hersek’in birçok şehrinde halen muhafaza edilen, bahçe kültürüne göndermeler içeriyor.
Mezar Taşı isimli hikâyeyi okuduğunuzda, hikâyenin kahramanı Malik gibi, hayatının baharında şehit düşen binlerce Boşnak şehidi yeniden hatırlayacaksınız.
Bir Tramvay Konuşması isimli bir diğer hikâye, “kim bilir kaç kez hepimizin, isteyerek ya da istemeyerek otobüslerde, tramvaylarda tanımadığımız kişilerle, öncelikle duyduğumuz, sonrasında ise içine daldığımız sohbetlerden” birisi anlatılıyor.
Bosna Savaşı’nın başlangıcını 12 yaşında bir genç kızın gözünden anlatan Canım Benim, önce okuyucuyu Saraybosna sokaklarında kısa bir seyahate çıkarıyor. Ardından, rahmetli Aliya İzzetbegoviç’e kocaman bir selam gönderiyor.
Kitaba ismini veren Kiraz Lekesi, savaşın ortasında olsa bile, çocuğun çocukluğundan vazgeçmeyeceğini açıkça ifade ediyor. Şehrin dışındaki bir dağda bulunan kiraz ağacı, çocuklar için tam bir cazibe merkezidir. Ancak katillerin ölüm makineleri, çoktan orayı da tutmuştur.
Yazar, kitabın sekizinci hikâyesi Magribiye’de, okuyucuyu Saraybosna sokaklarında dolaştırmaya devam ederken, her türlü sıkıntı ve zulme rağmen İslam’dan kopmadıklarını olanca gücüyle haykırıyor: “Müezzin tepeye kadar çıkıp şerefeye ulaştıktan sonra iki üç kez derin derin nefes aldı. Yüksek sesle okuyordu ki İskenderiye’ye ve daha da ötelere duyurabilsin sesini: -Allah-u Ekber! Allah-u Ekber!” [Sayfa70]
Kiraz Lekesi’nin son hikâyesi olan Soğuk, on bir ayın sultanı Ramazan kültürü, komşuluk ve selam verme üzerine önemli hatırlatmalar içeriyor: “Gelip gitmek olmayınca komşuluk kavramı da anlamını yitirmişti. Fakat selam vermek bu tür yakınlıkların kurulması için ilk adımdı.” [Sayfa 72]
Ve son bir hatırlatma…
Selma Fazlic, kitabının tüm gelirini, Boşnak Lisesi Öğrenci Derneği’ne bağışlamış. Bu dernek, muhtaç ailelere, Lübnanlı ve Filistinli çocuklara, Kadın ve Anne Sağlığı Merkezi ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Terapi Merkezi’ne düzenli destek sağlıyor. Bu kitabın 2002 yılındaki ilk baskısından elde edilen gelir de, Saraybosna Koşevo Hastanesi Çocuk Bölümü’ndeki lösemi hastalarına bağışlamış.
*Kiraz Lekesi, Selma Fazliç, Kent Kitap, 76 sayfa.
Yorumlar