Duyuru

Paralelin şahidi, İslâm düşmanı Blushi

Arnavutluk Haberleri - Dünyadan Haberler - Yazılar - Türkiye Haberleri

  /   2511   /   08 Haziran 2015, Pazartesi

Akit
 Yazdır

  

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Tiran Namazgah Camii temel atma töreni vesileyle gittiği, Arnavutluk ziyaretinde ‘Paralel yapının okullarını kapatın’ demişti.

Bu talepten bir gün sonra, iktidardaki Sosyalist Parti Tiran Milletvekili Ben Blushi’den, hezeyan dolu bir çıkış geldi. Blushi, parlamentodaki konuşmasında, paralel yapıya sahip çıkarak; “Bir cami hediyesi karşılığında, özgürlükleri ve kendi milli gururumuzu çiğnetmeyiz” dedi. 

Bu sözler, Blushi’yi tanıyanları şaşırtmadığı gibi, “özgürlük ve milli gururdan bahsedebilecek en son kişi” olduğuna dair yorumlara da sebep oldu. 

Blushi’nin eşi Eva Brati-Blushi, yaklaşık 10 yıl önce, 250 Milyon Leke haksız kazanç sağlamakla suçlanıyordu. Babası Kiço Blushi de, 2008 yılında, hocalara “at hırsızları” diye hakaret etmişti. 

Ben Blushi, en az babası kadar, İslam düşmanı. Blushi’nin İslam düşmanlığı, Adada Yaşamak isimli romanında, ete kemiğe bürünmüş. 

Roman, Arnavutluk güneyindeki, Kolonje köyünde başlıyor. 18 yüzyılda, Hıristiyan iken Müslüman olan bir şahıstan bahsediyor.

Blushi’ye göre; “halkın İslam’ı seçme sebebi, ne İslamiyet’in Hıristiyanlığa karşı üstünlüğü, ne de Yunan ve Sırpların, Arnavutlara yaptığı baskılar. Asıl sebep, Yunan ve Sırp tezlerinde olduğu gibi, Türk baskısı ve gayrimüslimlere yönelik yüksek vergiler. İslam’ı kabul edenler, Türk yalakası ve korkaklar.” 

Blushi, yolsuzlukla itham edilen eşine ithaf ettiği bu kitapta, İslam’ı ‘şiddet dini’ ve Kur’an-ı Kerim’i ‘yasaklar kitabı’ olarak nitelendiriyor.Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’i (s.a.v), “Kur’an-ı kendi yazmakla” itham ediyor. Sadaka vermeyi de, “insanları fakirleştiren bir eylem” gibi ifade ediyor. (Sayfa 9-12)

İslam’ı, “insanlığın özgürlüklerini yok eden bir kum fırtınası” ve “bin yıldır kılıçla yayılan, kolera hastalığı” olarak tanımlayan Blushi, Müslüman Arnavutları da ‘hain’ olarak tanımlıyor. (Sayfa 23)

Blushi’nin hakaretlerinden Türkler de nasibini alıyor. Türklerden, “çok çoğaldıktan sonra birbirini yiyen kurtlar” ve “köy çeşmesinden su içtiklerinde, suya kolera bulaştıranlar” olarak bahsediyor. (Sayfa 25 ve 118) 

Öyle anlaşılıyor ki Blushi, Adolf Hitler’den ilham almış. Çünkü Hitler de, Mein Kampf  isimli kitabında, Yahudiler için aynı ifadeleri kullanmıştı. 

Ben Blushi, Arnavutlukta İslam’ı yayan hocaları da, “Müslüman kadınlara tecavüz eden insanlar” olarak tasvir ediyor. (sayfa 26)

Blushi, romanın Müslüman karakterine “İbrahim domuzu, Muhammed seni cehennemde bekler” gibi türlü türlü hakaretler ederek, İslam ve Müslümanlara yönelik nefretini gün yüzüne çıkarmış. (Sayfa 33-35)

Blushi, Tepedelenli Ali Paşa’ya olan kinini de “Bektaşi ve dolayısıyla hırsız, Tanrıyı bile dolandıran, cani, sübyancı, eşkıya, tecavüzcü ve hain” sözleriyle kusuyor. (Sayfa 44-52)

Blushi’nin hayalindeki Arnavutluk’ta, “Hıristiyanlar, Müslümanların zulmü altında yaşıyorlar.” Ve “Müslümanlar, onların topraklarına el koyup, kadınlarını kaçırıyorlar. Bu davranışı, Halife Ömer’den öğrenmişler.” (sayfa 102-103). 

Blushi’nin romanındaki kahramanlar, Korça’nın Hıristiyanlık ve kiliseleriyle meşhur bir köyü olan, Voskopoyalı Ulahlar’dır. Romanın en önemli kahramanı ise, Ortodoks Arianit Komneni’dir. 

Arianit, Yunan adası Kreta’yı, Yunanistan’ı ve Voskopoya’yı korumak için savaşır. Amacı, Yunan Ortodoksluk temelinde ve Avrupa çatısı altında, Bizans İmparatorluğu kurmaktır. (sayfa 66-68)

Arianit, Tepedelenli Ali Paşa ile yaptığı bir görüşmede, Ortodoksları korurken, İslam’a ve Müslüman Arnavutlara saldırıyor. 

Blushi, Arianit’in ağzından, Katolik İskender Bey’e saldırmayı da ihmal etmiyor. Ondan “Türk, Müslüman, hain, düzenbaz ve Arianit’e hainlik yapan” biri olarak bahsediyor. Çünkü, “Müslüman gibi yetiştirilmiş, şeytani fikirlerini ve haysiyetsizliğini Türk terbiyesinden almıştır.” (Sayfa 55-63) 

Arnavutlar, milliyetçi duyguları kuvvetli bir halktır. Buna rağmen Blushi’nin, Yunan-Ulah bir karakteri kahraman olarak seçmesi, ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Ancak Blushi için Arnavut, Sırp ya da Yunan fark etmiyor. Önemli olan, Ortodoks Hıristiyan bayrağı altında, İslam’a karşı tek vücut olarak savaşmak. 

Bushi’ye göre, “İslam, vücudu Asya’da olan bir canavardır. Hıristiyanlık ise Asya topraklarında yetişemeyen bir tohumdur.” (sayfa 82)

Blushi, kahramanlarının ağzından, “Arnavutluk’un çok din için küçük bir ülke olduğunu”, yani bu ülkede Müslümanlara yer olmadığını ifade edecek kadar ileri de gidiyor. (sayfa 93)

Son olarak, Ben Blushi üzerinden Cumhurbaşkanımıza saldıran, paralel yapıya küçük bir hatırlatma yapalım. Paralel yapının sarıldığı Blushi, Arnavutluk Hilali isimli bir diğer eserinde, kendilerini açık bir tehlike olarak ifade edip, şöyle söylüyor: “Arnavutluk polis teşkilatının, yüzde 10’u Gülenci yapılanmaya mensup.”

  

Yorumlar