Duyuru

Srebrenica Cehennemi

  /   6396   /   01 Ocak 2014, Çarşamba

 Yazdır

  

 

6 – 8 Temmuz 1995:Srebrenica kenti Sırp güçleri tarafından kuşatıldı. 10.000 kişinin yaşadığı kent diğer sığınmacı Boşnaklarla 60.000 kişi olmuştu. BM görevlisi Hollandalı askerler güya kenti koruyorlardı. Mayıs ayından itibaren kuşatma altındaki bölgede yakıt gittikçe azalıyor ve dışarıdan taze yiyecek de gelmiyordu.

Müslüman Bosnalı savaşçılar barış güçlerine teslim ettikleri silahların geri verilmesini istemelerine rağmen isteklerine olumsuz cevap aldılar.

9 Temmuz 1995: Ratko Mladiç komutasında ilerleyen Sırpların önünden binlerce Müslüman Boşnak sığınmacı, güneydeki kamplardan şehrin iç bölgelerine akın etmeye başladı.

10 Temmuz 1995: Hollandalı birliklerin komutanı Albay Karremans Sırpların Hollanda mevzilerini bombalaması sonucu BM’den yardım istedi. BM Yugoslavya Koruma Gücü Komutanı General Bernard Janvier başlangıçta reddetti; ancak ikinci istekten sonra kabul etmek zorunda kaldı. Uçaklar şehre ulaşmadan Sırp saldırıları geçici olarak durdu ve saldırılar ertelendi.

Aynı gün akşamüzeri kent merkezinde bulunan 4.000 civarında sığınmacı panik içerisinde sokaklarda koşuşturuyordu. Hollanda mevzileri etrafında büyük kalabalıklar toplanıyordu.

Hollandalı komutan Sırpların ertesi gün 0600’a kadar güvenlikli bölgeden çekilmedikleri takdirde NATO uçaklarının büyük bir hava saldırısı başlatacağını söyledi.

11 Temmuz 1995: Sırp güçleri beklenen saatte geri çekilmedi. Ancak saat 09.00’da Albay Karremans Saraybosna’daki merkezden yakın hava desteğinin yanlış biçimde istendiği yönünde bir mesaj aldı. Saat 10.30’da tekrar gönderilen dilekçe General Janvier’e ulaştı; ancak bu esnada 06.00’dan beri havada olan NATO uçakları yakıt ikmali için İtalya’ya dönmek zorunda kalmışlardı. Gün ortasında çoğunluğu kadın, çocuk ve zayıflardan müteşekkil 20.000’den fazla sığınmacı Potoçari’deki ana Hollanda üssüne kaçtılar.

Sırp Komutan Ratko Mladic Sırp kamera ekibiyle birlikte iki saat sonra şehre girdi. Akşam olunca Mladiç, Albay Karremans’ı yemeğe davet ederek Müslümanların canlarını garanti altına almak için silahlarını teslim etmeleri gerektiği ültimatomunu verdi. Mladiç hem Srebrenica’ya saldırıyı hem de bunu takip eden soykırımı bizzat yönetti. Amerikan istihbarat kaynaklarına göre ise emirleri bir Sırp generalden alıyordu.

12 Temmuz 1995: Otobüsler kadınları ve çocukları Müslüman bölgesine taşımak üzere kente gelirken Sırplar, 12 ile 77 yaş arası bütün erkekleri “savaş suçlusu sanıkları sorguya çekmek” bahanesiyle ayırmaya başladı.

Sonraki 30 saat içerisinde 23.000 dolayında kadın ve çocuk bölgeden tahliye edildi. Ayrılan yüzlerce erkek ise kamyonlara ve depolara doldurulmaya başladı.

Kadın, çocuk ve yetişkin erkekten oluşan 15.000 civarında Müslüman Bosnalı grup Susnjari’de toplanarak Tuzla’ya ulaşabilmek için ormanlık bölgeye daldılar. Gece boyu Srebrenica’dan dağlar üzerinden kaçmaya çalışırken Sırplar tarafından bombardımana tutuldular. Çoğu bu ölüm yürüyüşünde ya Çetnik lideri Arkan’ın köpeklerine, ya Sırp tuzaklarına ya da açlık ve susuzluğa kurban gittiler. Kaçanları yakalamak için hileli yöntemler kullanan Sırplar, kimyasal silah kullanmaktan geri durmadılar. Yola çıkanlardan pek azı bu çileli yolculuk sonunda Tuzla’ya salimen ulaşabildi.

13 Temmuz 1995: Karavica köyü yakınında bir depoda silahsız Müslümanlar şehit edilmeye başlandı. BM barış gücü askerleri Hollanda üssü durumundaki Potoçari’ye sığınan “5000 Müslüman’ı Sırplara teslim ettiler”. Buna karşılık Sırplar Nova Kasaba üssünde tutulan 14 Hollandalı askeri serbest bıraktılar.

Potoçari’ye kadar gelen Mladiç televizyon kameraları karşısında kimseye bir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle Srebrenica dışına çıkarılacağı garantisi verdi. Gelen 60 kadar kamyon ve otobüse bindirilen erkeklere esir değişimi için Tuzla’ya gönderilecekleri söylendi. Görgü tanıklarının ifadesine göre bu sırada Hollandalı askerler bir kenara çekilip olanları izlemekten, hatta sığınmacıları Sırplara teslim etmekten başka bir şey yapmıyorlardı. İki gün süren bir katliamın ardından Kendilerine hiçbir şey yapılamayacağı garantisi verilen bu gruptan kurtulan pek kimse olmadı.   

16 Temmuz 1995: Srebrenica’dan kaçıp Müslüman hâkimiyetindeki bölgeye ulaşan ilk Bosnalılarla birlikte soykırım haberleri de ortaya çıktı. Görgü tanıkları inanılması güç vahşet öyküleri anlatıyorlardı. Kaynak:www.tbmm.gov.tr

Cemalettin Latiç, “Srebrenica Cehennemi”ni yazdı. Yazdıkları bir roman, bir hikâye değil yaşananlardı.

13 yıl önce Sırbistan sınırındaki Bosna’nın küçük kasabası Srebrenica’da BM ve Slav dünyasının çirkin yüzünü gözler önüne seren büyük bir trajedi yaşandı. O gün “insanlık” ölmüştü.

 

Akif Emre’nin dediği gibi “Srebrenica, Boşnakların Çanakkale’si” oldu.

Srebrenica Cehennemi, Bosna Müslümanlarının kanla ödediği “büyük bedel” olarak tarihe geçti.

Srebrenica’nın Kutlu Şehitleri… Sizlerden “şefaat ve helallik” diliyorum.

Yeni Sakarya Gazetesi, 12 Temmuz 2008 

  

Yorumlar